Küresel enflasyona karşı tedbirler de ‘maliyetli’

Dünyanın önde gelen ekonomilerinin tümü ‘sert yükseliş’ gösteren enflasyonun şokunu yaşamayı sürdürmekteler. 2020 yılı sonunda yüzde 0’ın dahi altında olan Euro Bölgesi manşet enflasyonun yüzde 6’ya dayandığı, ABD’nin enflasyonunun yüzde 2’nin hemen altından yüzde 8 seviyelerine yükseldiği, Birleşik Krallık’ın enflasyonunun yüzde 0,5’den yüzde 5,5’in üstünü gördüğü hayli sert bir şok. 14 ayda son 40-45 yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya kalan ekonomilerin tümünün zihni karışık. 2021 yılının şubat ayında yıllıklandırılmış bazda yüzde 1.9 olan Almanya’nın üretici fiyatları endeksi; ki 40 yıllık ortalaması yüzde 1,7 düzeyinde; geçtiğimiz şubat ayında yüzde 26’ya dayandı. Almanya açısından sadece 12 ayda 13,2 kat artmış bir üretici fiyatları endeksi.

Dünyanın önde gelen ekonomilerinin tümü son 40 yıllık enflasyon ortalamasının 4, 5, hatta 6 kat üzerinde ‘aşırı hızlı’ yükselmiş enflasyon şoku yaşıyorlar. Neoliberal ortodoks iktisatçılar, enflasyonu dizginlemek için merkez bankalarının seri adımlarla sert faiz artışı kararları almaları gerektiğini savunmaktalar. Ancak, atladıkları önemli bir detay var. O da, küresel pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi 2 ‘siyah kuğu’nun sebep olduğu küresel belirsizliğin tetiklediği tüketici güveni kaybının tetiklediği tüketim eğilimi yavaşlaması ve tasarruf eğilimi nedeniyle, üstüne gelecek yüksek faiz artışı kararlarının çok ağır bir durgunluğa, resesyona sebep olacağı gerçeği.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!