ABD’nin Avrupa’yla derdi bugünün konusu değil hiç kuşkusuz. ‘Trumpizm’ olarak tanımlanan ve Başkan Trump’ın ilk ve ikinci döneminin fikir dünyasını tanımlayan sürece yönelik olarak, Türkiye’nin önde gelen uluslararası ilişkiler hocaları iki önemli tespit paylaşıyorlar; birincisi Başkan Trump’ın 19. Yüzyıl’daki Amerikan siyasetçilerinden ilham alarak hareket ettiğine dair emareler; ikincisi Trump’ın ‘güçlü devletler diyalogu’ anlayışı veya yaklaşımı ile sadece Çin ve Rusya’yı muhatap almayı tercih edecek bir yol izleyeceği izlenimi. Hakikaten, 200 yıl geriye gittiğimizde, Başkan Monroe’nun 2 Aralık 1823’de deklare ettiği ‘Amerika Amerikalılarındır’ ve ‘ABD’yi Yalnızlaştırma’ sacayakları üzerine yükselen doktrin, temelde ABD’nin Avrupa’yla arasına oldukça kalın bir mesafe koyması anlamına da gelir.
Bu nedenle, Başkan Trump’ın ısrarla ‘Avrupa’yı kendi başına bırakma’ ve TransAtlantik ilişkilerine yeni bir anlayış getirme yaklaşımı mutlaka detaylı analiz edilmeyi hak ediyor. 55. Münih Güvenlik Konferansı’na katılan Trump’ın o zaman ki Başkan Yardımcısı Pence’in konuşmasındaki ifadeleri, ‘Trumpizm’ döneminin ABD-Avrupa ilişkileri açısından nasıl sıkıntılı, zorlu geçeceğine işaret ediyordu. O zaman ki Almanya Şansölyesi Merkel ve Dışişleri Bakanı Maas bir hayli tepki göstermişti o sözlere. Geçtiğimiz cuma günü başlayan 61. Münih Güvenlik Konferansı’nda da, Trump’ın şimdiki Başkan Yardımcısı Vance ‘Trumpizm’ rüzgarını bir kez daha estirdi ve Başkan Trump’ın ikinci görev döneminde de ABD-Avrupa ilişkilerinin hayli zorlu sınamalardan geçeceğini teyit etti. Ve, bu defa Almanya Şansölyesi Scholz ve Savunma Bakanı Pistorius Başkan Yardımcısı Vance’in konuşmasını ‘kabul edilemez’ buldular.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!