Şundan bundan

Valla, Şükran Günüyle Yeni Yılın ilk Perşembesi arasında geçen dönemi pek hatırlamıyorum. Kafamda hayal-meyal anımsadığım bölük pörçük hayat replikleri var:

Hastanede kolumda serum burnumda solunum cihazıyla niye yatıyordum?

THY İstanbul-Washington seferinde business class’da niye yanıma silahlı görevli oturttular? O kadar minik şişe viskiyi tek bir insan içmiş olabilir mi?

Syracuse’de izbe bir otelde, bir odanın içinde 10 zenci, 4 Meksikalıyla birlikte ne tüttürdük?

Austin’de silahçı dükkanından niye 2 tane Magnum Çöl Kartalı ve 500 mermi satın aldım?

Beni, ellerim arkamda kelepçeli, kafamda çuval Boston’a götüren ekip kimdi?

Boston Havalimanında arkadaş olduğum Adanalı kardeşim bana niye bir dolu bavul hediye etti? O bavulu İstanbul Havalimanında niye bulamadım?

Niye camları karartılmış bir Über minibüsle İstanbul Havalimanından ayrıldım ve nereye gittik?

Neyse, Perşembe gecesi kaykılan koltuğumda elimde sigara ve kahve tasıyla (kelime hatası yok, bardak değil, kupa değil, tas) 1993’te Burdur’da 60 gün yaptığım askerlik dışında en uzun süre makalelerime ara verdiğimi farketip panik atağı yaşadım-düzenli okurlarım tedavi yöntemlerimi bilir. Sonra 10 gün süren, uykusuz ve sadece çok uluslu farmakoloji firmalarının Lebron James ve özel müşterilerine gönderdiği deneysel ilaçlarla becerilebilen bir okuma ve seyretme “bingei” başlattım.

Elde ettiğim bulguları sizlerle paylaşmak isterim.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!