‘Siber İzolasyon’ ve Dezenformasyon Savaşları

1. Soğuk Savaş dönemi ile bugünlerde daha sık dile getirilmeye başlanmış olan ‘muhtemel’ bir 2. Soğuk Savaş dönemini karşılaştıran pazartesi günkü yazı sonrasında, bugün konununun bir başka boyutunu paylaşmak isterim. 1. Soğuk Savaş dönemi, ‘iki kutuplu’ bir dünyada, ‘nükleer tehdit’in iki blok arasında bir ‘güç gösterisi’ olarak kullanıldığı bir dönemdi. 1970’lerde SALT I ve SALT II anlaşmaları ile, dünyayı bir kaç kez yok edecek düzeye geldiği anlaşılan nükleer silahları – ki stratejik silahlar denmesi tercih ediliyordu nedense- sınırlama yönünde adımlar atıldı. Bugün, aynı silahlar ‘caydırıcı güç’ olarak denklemde hala varlar. Ancak, ülkeler arasında stratejik saldırı planları ‘konvansiyonel’ ve ‘nükleer’ bazlı imkanlarlardan ‘siber taktik savaşlar’a doğru bir dönüşüm de geçiriyor.

Bu nedenle, dünyanın ‘süper güç’ konumundaki ülkeleri, son 10 yıldır ‘siber izolasyon’ olarak adlandırılan bir kavrama ciddi manada yoğunlaşmış durumdalar. Dünyanın önde gelen tüm ülkeleri ‘elektronik harp’ teknolojileri konusunda adeta birbirileriyle yarışmakta. Kara, deniz, hava ve uzay kuvvetleri arasında mükemmel koordinasyonu, silah sistemleri ile kara, deniz, hava ve uzay platformları arasında tam iletişimi hedefleyen elektronik harp teknolojileri, ülkelere ‘caydırıcı güç’ noktasında imkan sağladığı ölçüde, ‘siber izolasyon’ amaçlı saldırılarının da bir numaralı hedefi konumunda. Bu nedenle, ülkenin elektronik harp sistemlerini her türlü siber saldırıya karşı korumak ve ülkenin savunma, ulaşım, lojistik ve finans sistemlerini olası bir ‘siber izolasyon’ saldırısına karşı, dijital altyapının tümüyle işlemez hale geldiği bir zincirleme saldırı taktiğine karşı korumak artık önde gelen ülkelerin bir numaralı ‘savunma’ önceliği oldu.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!