‘Kovid’ dahi ‘yenilenebilir’i durduramadı

Küresel iklim değişikliği ve sebep olacağı sıcaklık artışına yönelik ‘kırmızı’ kodlu senaryolar, deniz ve okyanus su seviyesinin 7 ile 30 metre arasında, hatta kimi coğrafyalarda 70 metrenin dahi üzerinde yükselebileceğine dair ‘endişe’ etmemiz gereken bir geleceğe işaret ediyor. Bu nedenle, başta ABD, karbon salınımı ve küresel ısınmayı bir an önce ciddiye alıp, 2030’a kadar dünyanın ekolojik dengeleri açısından ‘kaçınılmaz’ gözüken tablo ne derece döndürülebilir; tüm uluslararası kurumlar yoğun bir çalışma içerisinde.

Avrupa Birliği’nin ‘2050’de sıfır emisyon’ çağrısı ve bu çerçevede 2019 sonu ilan edilen ‘Yeşil Mutabakat’ sonrasında; geçtiğimiz eylül sonu Çin’in dünya kamuoyu ile paylaştığı ve başarılması adına 5 trilyon dolar harcaması gerektiğinin öngörüldüğü ‘2060’dan önce karbon nötr ekonomi’ hedefi ve 28 Ekim’de Japonya Başbakanı Suga Yoshihide’nin paylaştığı ‘2050’de karbon nötr toplum’ açıklaması heyecan verici. Bununla birlikte, bu hedefin tutturulmasının önemli koşullarından birisini dünya ekonomisinin ihtiyaç duyduğu enerjiyi ‘düşük karbon’ salan enerji türevleriyle karşılamak ve enerji teknolojilerini de bu alana yoğunlaştırmak oluşturuyor.

Bu nedenle, 2010’dan bu yana ‘yenilenebilir enerji’ alanındaki teknoloji ve kapasite yatırımları artışı, dünyayı ‘gerçek’ bir ‘felaket’ten kurtarmak adına en ‘vazgeçilmez’ stratejik hamle olarak öne çıkmakta. Öyle ki, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) dün açıklanan ‘Yenilenebilir Enerji 2020’ Raporu, küresel virüs salgınının sebep olduğu tüm belirsizliklere ve dünya ekonomisindeki kayıplara rağmen, dünya çapında ‘yenilenebilir enerji’ yatırımcılarının 2019’a göre yatırımlarını yüzde 4 arttırdıklarını ve 198 GW’lık yeni kuruluşu güç yatırımının, tarihi bir rekorla, 2020’deki tüm küresel enerji yatırımlarının yüzde 90’ını oluşturduğunu ortaya koydu.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!