‘Kovid-19’un bir yılı: Fırsatlar ve riskler

Geçtiğimiz yıl bu tarihlerde, önce Çin ve ardından İran ile İtalya’yı vuran küresel virüs salgınının tüm dünyaya yayılımının bir anda hızlandığı, Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü ve ülkelerin ardı ardına sınırlarını kapatma ve ağır karantina kararları aldığı bir dönemin içine girmiştik. Türkiye, son 19 yıla damgasını vuran ‘Devlet Kapasitesi’ başarısıyla, mevcut kamu ve özel sektör hastanelerinin yanı sıra, hızla devreye giren şehir hastaneleri, 100 binin üzerinde vatandaşımızın dünyanın her yerinden tahliyesi, ‘milli aşı’ hamlesi ve 10 milyonu aşan aşılanma sayısı ile, son 1 yıldır küresel ölçekte bir başarıya imza attı.

Aynı dönem içerisinde, küresel tedarik zincirinde ‘güvenilir liman tedarikçi ülke’ becerisini daha da perçinleyerek, ‘Kovid- 19’un en karanlık, en belirsiz günlerindeki kayıpları telafi ederek, sonbahardan itibaren, geçtiğimiz şubat ayında da tekrarlandığı üzere, Cumhuriyet tarihi aylık ihracat rekorları kırdığı, ‘temassız ticaret’ metoduyla kesintisiz ihracat başarısını sürdürdüğü bir süreç yakaladı. Bu dönemde, karayolu, demiryolu, deniz yolu ve hava yolunda gerçekleştirilen mega yatırımların bir sonucu olarak, küresel lojistik ağının işlerliği açısından önemli bir rol üstlendi. Küresel ticari tren seferleri Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Çin’e, doğuya ve batıya, her iki yöne de hızlandı. ‘Kovid-19’, Türkiye’nin imkan ve kabiliyetleri, yetişmiş yüksek kalitedeki insan kıymetleri ile, bugün ve geleceğin vazgeçilmez üretim merkezi ve lojistik üssü olduğu gerçeğini daha da öne çıkardı.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!