Haftalık Borsa Yorumları – (31 Ocak – 4 Şubat 2022)

Piyasalarda Fed kaynaklı gelişmeler yakından izleniyor.

Son toplantının ardından gelen açıklamalar fiyatlamalarda öne çıktı. Tahvil alımlarının tamamlanması, mart ayından itibaren faiz artırımlarının başlaması, bilanço küçültme ve beklenenden daha hızlı hareket edilmesi yönünde gelen açıklamalar oldukça şahin bulundu. Ayrıca enflasyondaki kötüleşme ve ekonominin güçlü olduğu konusu vurgulandı. Son dönemde gerek Başkan Powell, gerekse Fed bölge başkanları politika değişimi konusunda bir hazırlık yapmışlardı. Ancak bu netlik ve sertlikteki açıklamalar beklentileri aştı. Kısaca, Koronavirüs süreciyle Mart/2020 tarihinde başlayan ve piyasaları besleyen parasal genişleme, düşük faiz ve bol likidite ortamının artık sonuna gelinmiş görülüyor. Yol haritası belli olmuş, karar verilmiş, gerisi daha çok takvim meselesi haline dönüşmüş gibi. Bu aşamada söz konusu değil ama yine de olağanüstü gelişmeler olursa erteleme olabilir. Fed’in bu işin adını koymasında şartların dayatılmasının önemli payı var. ABD’de enflasyon ve büyüme (GSYH) verileri son 40 yılın en yüksek seviyelerinde, Fed bilançosu 9 trilyon dolara dayanmış ve tarihinde olmadığı kadar şişmiş, istihdam oldukça iyi durumda. Isınan ekonominin soğutulması gerekli. Bu şartlarda sürdürülmesinin riskleri fazla. Enflasyonun kontrolden çıkması akla ilk gelen risklerden biri. Geçtiğimiz aylarda Fed yetkilileri, zamanlama konusunda tereddütler yaşamışlardı. Zamanından önce yapılacak parasal sıkılaşmanın ekonomik büyümeye zarar vermesi veya sıkılaşma için geç kalınıp enflasyonun kontrolden çıkma riski, kararsızlık yaratmıştı. Fed Başkanı Powell, “ekonominin artık desteğe ihtiyacı yok” diyerek bir bakıma noktayı koydu. Gerekçeler makul ve anlaşılabilir. Ama bundan sonrasının ne olacağı ve piyasalara nasıl yansıyacağı ayrıca önemli. İlk tepki olarak başta ABD ve Almanya olmak üzere borsalarda satışlar görüldü. Bu durum Borsa İstanbul’a da kısmen yansıdı. ABD dolarının da değer kazanmasıyla altının ons fiyatı gerileyerek tekrar 1.800 doların altına çekildi. Altın, Rusya-Ukrayna gerginliği ve güvenli liman özelliğinin öne çıkmasıyla kazanımlarını geri verdi. Paranın fiyatı faizdir, anlayışından hareketle ABD doları (Dolar Endeksi 97.00 seviyesinin üzerinde) faizin artmasıyla yeniden güç kazanmaya başladı. Ancak çelişki gibi görünen bir noktaya da vurgu yapmak gerekecek. Son yıllarda ABD’de faiz oranları düşüp Fed bilançosu büyüyüp para arzı artarken ABD doları değer kazandı. Bu durumu pandemi şartları nedeniyle diğer ülke merkez bankalarının da düşük faiz bol likidite politikası uygulamasına bağlamak doğru olacak. Ancak doların güçlenmesi dışında, ayrıca euronun dolara karşı değer kaybını Avrupa Merkez Bankası’ndan bu yıl için faiz artırımı beklenmemesine vermek mümkün. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde, geçen ayki toplantı sonrası “2022 yılı için faiz artırımı pek olası değil” demişti. Lokomotif ve referans olarak görülen Fed, faiz artırımlarını yaparken Avrupa Merkez Bankası’nın bu kararını koruması oldukça zor olacak.

Bu hafta iç ve dış ekonomik gündemde önemli veriler var. İçeride 03 Şubat Perşembe günü TUİK tarafından açıklanacak ocak enflasyonu önemli. Aralık ayının son günlerinde kur garantili mevduat paketine bağlı döviz kurlarında gerileme olsa da yapılan kamu (akaryakıt, elektrik, doğal gaz) ve özel sektör zamları nedeniyle bu avantaj önemli ölçüde kayboldu. Beklentiler yükseldi. Geçen hafta TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun yaptığı yılın ilk “enflasyon raporu” sunumunda 2022 yılı için enflasyon tahmini % 23.2 seviyesine yükseldi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin beklentisi ise % 30’lar civarında. Enflasyon yüksek kalsa da TCMB’nin faiz kararlarıyla ilgili bağı kalmadığı için piyasalar üzerindeki etkileri oldukça sınırlanmış durumda. Cuma günü ise ABD tarım dışı istihdam verileri açıklanacak. 200 bin kişi istihdam artışı bekleniyor. Fed’in para politikası şekillendiği için çok önemli sapmalar olmadıktan sonra etkileri zayıf kalabilir.

Son günlerde jeopolitik risk olarak algılanan Rusya-Ukrayna gerilimi Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un,” Ukrayna ile savaş istemiyoruz, bu bize bağlı ise savaş olmayacak.” demesi, ardından NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in “Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme planları kesin değil” açıklamalarıyla biraz düştü gibi. Yine de konu gündemde. Dalgalı seyrini sürdüren piyasalarda temkinli görünüm korunuyor.