Enerjide ‘milli ve yerli’ devrim

Bir ülkenin dünya ekonomi-politiğinde iddiası ‘tam bağımsız’ bir ‘milli ekonomi’ inşasını başarıyla yürütmesi ve bunu ‘sürdürülebilir’ kılmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Dünyanın ekonomi, diplomasi, teknoloji, üretim ve küresel ticaret ‘güç’ merkezi konumundaki ülkelerin bütünü, bu alandaki başarılarının temeli olan iki alanı asla ihmal etmemişlerdir; bunlardan ilki enerjide kendi kendine yetebilen ülke olma becerisi; ikincisi ise savunma ve milli güvenlik alanında kendi kendine yetebilen ülke olma becerisi. G7 dediğimiz dünyanın bir zamanlar önde gelen gelişmiş ülkeleri bu alanda kararlı adımlar atarken, durmaksızın süregelen bu mücadele bugün G20 ülkeleri arasında tırmanışını sürdürmektedir.

G20’nin bir parçası olan Türkiye açısından, ‘milli ve yerli’ enerji ve savunma sistemlerini, ülkenin milli ‘imkan ve kabiliyetleri’ni seferber edebilme becerisi; enerji ve savunma alanında kendi kendine yetebilme becerisini perçinleyecek yüksek teknoloji üretme kapasitesi, Türkiye’nin son 18 yılda ‘tarihi’ başarılara, ‘devrimsel’ dönüşümlere imza attığı bir süreç olarak şekillendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ekonomi-politikte ülkeleri ‘bağımlı’ kılan iki temel alanda gerçekleştirilecek böyle bir devrimsel değişimin, Türkiye’nin ‘ayağındaki prangaları’ kıracağını iyi okuyarak, Türkiye’nin ‘tam bağımsız’ bir milli ekonomi oluşturması adına, özel sektörü motive eden, Türkiye’nin hareket kabiliyetini yükselten adımlar attırdı.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!