Deprem ve sürdürülebilir kalkınma

Dünya tarihinin gelmiş geçmiş kara toprağında en ağır depremlerinden ikisine aynı gün 10 ilimizi etkileyecek şekilde maruz kalmış olan Ülkemiz, Devleti ve Milleti ile depremden zarar görmüş vatandaşlarımızı kurtarmak, yaralarını sarmak ve deprem bölgesinde ilk etapta yürütülmesi gereken çalışmaları gerçekleştirmek için tarihi bir mücadele ortaya koyuyor. Dünyanın önde gelen uzmanlarınca daha önce bu boyutlarda yaşanmadığı vurgulanan depremin vurduğu 10 ilimiz, 2000’li yıllarda sanayi üretimi, ihracat gibi önemli ekonomik alanların yanı sıra, aynı zamanda turizm, lojistik, depolama, fuarcılık, eğitim ve sağlık gibi hizmet sektörleri alanında da öne çıkmış şehirlerimiz. 10 ilimiz 2022’de 21.6 milyar dolar ihracat geliri kazandırmışlar Türkiye Ekonomisi’ne. Türkiye’nin GSYH’nın yüzde 9’u da bu 10 ilden geliyor.

Bölgesel kalkınma ve sürdürülebilir kalkınma adına, depremden etkilenen 10 ilimizde hayatın normalleşmesi ve üretime geri dönülmesi çok önemli. Çünkü, söz konusu 10 ilimiz aynı zamanda daha sınırlı ölçüde ithal hammadde kullanan, daha yüksek oranda yerli hammadde ve ara mamul ile hem üretim, hem de ihracat yapan illerimiz. Uluslararası çalışmaları incelediğimizde, büyük boyutlu afetler insani, sosyal ve çevresel kayıpları nedeniyle, oluşan hasar ‘yerel’ olmasına rağmen, küresel bir endişeye sebep olan felaketler olarak tanımlanmakta. Bu nedenle, sadece yerel ve bölgesel boyutta değil, küresel boyuttaki etkiyi de bir an önce bertaraf etmek adına, dünyanın her yerinden felakete uğramış ülkeye el uzatılması, ‘insani’ boyutunun da ötesinde, söz konusu felaketin etkisini bir an önce ortadan kaldırmak adına da elzemdir.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!