Türkiye’nin Kredi Notu ve CDS Primi

Mahfi Eğilmez – 26.07.2016

Standard and Poor’s (S&P) adlı kredi ölçüm kuruluşunun Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para cinsinden tahvillerine verdiği kredi notunu BB + (Durağan) konumundan BB (Negatif) konumuna indirmesiyle başlayan tartışma devam ediyor. Genel kanı S&P’nin bu kararını siyasal gerekçelerle aldığı yönünde oluşuyor. Başarısız darbe girişiminin ardından gelen bu not indirimi çok büyük bir önem taşımamakla birlikte devamında gelebilecek başka bazı eylemler için bir işaret oluşturabileceği düşüncesiyle kaygı yaratıyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün itibariyle önde gelen üç reyting kuruluşundan aldığı yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notları şöyledir:

Reyting kuruluşu Kredi Notu
Standard and Poor’s (S&P) BB (negatif)
Moody’s Baa3 (negatif)
Fitch Rating BBB- (durağan)

 

Özellikle büyük emeklilik fonlarının statülerinde en az iki reyting kuruluşundan en az BBB (ya da Baa) notuna sahip yani yatırım eşiğinde veya üzerinde not taşıyan tahvillere yatırım yapılabileceği düzenlemesi yer alıyor. Türkiye, Moody’s ve Fitch’in değerlendirmesinde yatırım eşiğinde yer aldığı için büyük emeklilik fonları Türk tahvillerini almış bulunuyorlar. Bu tahvillerin tutarının 8 milyar doların üzerinde olduğu biliniyor. Önümüzdeki dönemde Moody’s ve Fitch, Türkiye’nin kredi notuna ilişkin değerlendirme yapacaklar. Bunlardan birisinin notu yatırım eşiğinin altına düşürmesi halinde söz konusu emeklilik fonlarının bu tahvilleri elden çıkarması gerekecek. Bu da Türkiye’yi dış finansman açısından sıkıntılı bir konuma düşürecek. Korkulan budur.

Böyle bir gelişme olabilir mi? Elimizdeki verileri değerlendirerek bu durumu objektif biçimde ortaya koymaya çalışalım. İlk bakmamız gereken konu Türkiye’nin ekonomik ve finansal durumu. Türkiye, uluslararası ekonomik değerlendirmelerde son üç yıldır kırılgan ekonomiler arasında yer alıyor. Kırılgan ekonomiler arasında yer almasının temel nedeni dış finansmana olan aşırı bağımlılığı. Türkiye’nin, bir yıl içinde yenileme, borçlanma vb gibi nedenlerle ihtiyacı olan dış finansman kaynağı 170 milyar dolar. Buna 30 – 35 milyar dolar da cari açık nedeniyle gerekecek finansman ihtiyacını katarsak yaklaşık 200 milyar dolarlık bir finansman ihtiyacı ortaya çıkar. Kırılganlığın temel göstergesi budur. Bu ciddi dış finansman ihtiyacı nedeniyle bir aksama olması halinde Türkiye ekonomisinde ciddi hasarlar ortaya çıkacağı düşünülüyor. O nedenle herhangi bir olay ortaya çıkıp da ekonomiyi etkilemeye yönelince işler karışabiliyor.

İkinci olarak bakmamız gereken konu siyasal istikrar. Türkiye son birkaç yıldır siyasal istikrardan uzak bir görünüm sergiliyor. Darbe girişimi, siyasal partiler ve demokrasiye yaklaşım konusunda bir birliktelik yaratmış görünse de özellikle TSK’nın içinde bulunduğu durumun ortaya çıkmış olması dışarıdaki görünümümüzü daha da bozmuş bulunuyor. Ne yazık ki dış basında Türkiye, adeta siyasal istikrarsızlıkla yan yana gelmiş görünüyor.

Üçüncü olarak bakmamız gereken konu Türkiye’nin CDS priminin gelişimidir. Türkiye’nin CDS primi, 2016 yılbaşında 281 baz puan idi. Bu oran 15 Temmuz akşamı piyasa kapandığında Türkiye’nin CDS primi 225’e gerilemişti. Darbe girişiminin ve S&P’nin not indiriminin ardından bu prim yükselmeye başlayarak yeniden yılbaşındaki düzeye geldi. Bu yazıyı yazdığım sırada prim oranı 275 düzeyindeydi.

Reyting notu çoğu kez ya geç kalmış ya da erken belirlemelerin izlerini taşıyabiliyor ama CDS primi her an yeniden arz ve talebe göre belirlendiği için piyasanın anlık reaksiyonunu yansıtıyor. Buna karşılık gerek reyting notu gerekse CDS primi birbirinden etkilenebiliyor.

Türkiye için bu alanda en önemli değerlendirme önümüzdeki kısa dönemde yapılacak olan Moody’s ve Fitch’in değerlendirmeleri olacak. S&P’nin yaptığı not indiriminin olumsuzluğu ve CDS primindeki yükselme diğer iki reyting kuruluşunun değerlendirmelerini çok daha önemli hale getiriyor.

Reyting ve CDS Konusunda Bilgi:

Reyting ya da kredi notu

Bir ülke ya da şirketin kredi değerliliğinin ölçülmesine reyting, bu ölçme işlemini yapan kuruluşlara da reyting kuruluşu deniyor. Reyting kuruluşları, ülke tahvilleri için kredi ölçümlemesi yaparlarken ekonomik, siyasal durum ve riskleri ele alıyor ve buna göre karar veriyorlar. Farklı kuruluşlarca reytinglerde farklı harf grupları kullanılıyor. En yüksek not AAA ve en düşük not D’dir (default yani iflas.) Bu notlar arasında yer alan öteki notlar AA, A, BBB, BB…C diye alt bölümlere ayrılır. Bu harflerin sonuna artı ya da eksi işaretleri ve parantez içinde görünümü ifade eden pozitif, negatif veya durağan gibi açıklamalar yazılabiliyor. S&P ve Fitch bu harf gruplarını kullanırken Moody’s, bu gruplama yerine büyük ve küçük harflerden oluşan bir bileşim ve artı eksi yerine de 1, 2, 3 sayılarını kullanıyor. Kısa vadeli reyting, bir borçlunun bir yıl içinde temerrüt olasılığını ölçmeyi hedeflerken, uzun vadeli reyting, borçlunun ömür boyu durumunu değerlendirmeye yönelen değerlendirmedir. Ayrıca bir ülkenin kendi parası cinsinden ve yabancı paralar cinsinden borçlanma yeteneğini test eden farklı reytingler söz konusudur.

CDS Nedir?

CDS, Credit Default Swap deyiminin kısaltmasıdır. CDS, bir kişi ya da kuruluşun, kredi sahibinin karşılaşabileceği alacağın ödenmemesi riskini belirli bir bedel karşılığında üstlenmeyi kabul etmesinin bedelidir. Bu çerçevede bir anlamda kredi sigortası gibi çalışır. Yunanistan devletinin borçlanma tahvilini alan bir kurum düşünelim. Bu kurum bu tahvil karşılığında Yunan devletine belirli bir faiz karşılığında belirli bir süre için kredi vermiş olur. Vade sonunda tahvili verecek ve anaparasını, birikmiş faiziyle birlikte geri alacaktır. Diyelim ki bu kurum Yunanistan’ın bu tahvilin bedelini geri ödeyeceğinden endişe duyuyor olsun. Bu durumda bu kurum bu tahvili CDS işlemi yapan kuruluşa götürecek ve ona belirli bir bedel ödemek suretiyle Yunan devletinin vade sonunda ödememesine karşılık CDS şirketinin ödemesi garantisini satın alacaktır. İşte bu kurumun CDS şirketine ödediği prime CDS primi (risk primi) deniyor. Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar yüksek demektir. Çünkü bu prim ister istemez faize yansımaktadır.