AB için ‘Türkiye’ zamanı

Avrupa Birliği (AB) projesi açısından son bir kaç yıl giderek tırmanan zorluklar, anlaşmazlıklar ve ‘dağılma’ tartışmalarıyla geçiyor. Geçtiğimiz cumartesi günü, ‘Avrupa Günü’ böyle bir atmosfer içerisinde kutlandı. 1985 yılında Milano’da yapılan AB Zirvesi’nde, 9 Mayıs’ın ‘Avrupa Günü’ olarak kutlanmasına karar verilmesinin temel gerekçesini, 9 Mayıs 1950’de Fransa Dışişleri Bakanı olan Robert Schuman’ın açıkladığı ve kendi adını taşıyan bildirgenin içeriği oluşturmakta.

Avrupa’nın artık bir ‘Barış Kıtası’ olması gerektiğini savunan Schuman, 5 Mayıs 1949’da Londra’da düzenlenen Avrupa Konseyi toplantısında Avrupa kaynaklarının paylaşılmasına yönelik ilkeleri anlattı. Ve, Jean Monnet gibi önemli isimlerin de katkılarıyla, 6 kurucu ülke arasında imzalanan 8 Nisan 1951 tarihli Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulması anlaşması, bugünkü AB projesinin de başlangıcını oluşturmakta.

Soğuk Savaş’ın bitişi ve Doğu Bloku’nun dağılması, 1990’lı yıllarda, daha fazla ülkeyi üye yaparak genişleme ve bugünkü Avrupa Birliği’nin siyasi ve ekonomik kurallarını, birlik müktesebatını oluşturmak noktasında hem cesaretlendirdi, hem de hızlandırdı. Fransa ve Almanya gibi iki başat ülke, ‘Sovyet’ tehdidinin ortadan kalkışını, ABD’ye ve NATO’ya bağımlılıktan kurtulmak ve Avrupa’nın kendi ‘ordusu’nu kurması olarak okudular. Oysa, 1948’de yürürlüğü giren Marshall Planı dikkate alındığında, ABD bugünkü AB projesinin mimarı olarak kendi görmekte’ydi’.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!