‘16 Temmuz’da doğan ‘GÜNEŞ’

15 Temmuz FETÖ hain darbe girişinin 4. yıldönümünde, o gece Türk halkının destansı direnişinin ve 16 Temmuz sabahı doğan ‘GÜNEŞ’in Türkiye ve onunla birlikte geniş bir coğrafyanın kaderini nasıl değiştirdiğini defalarca konuşmamız, defalarca irdelememiz, her daim içselleştirmemiz gerekiyor. 251 Şehidimizin ve 2196 Gazimizin canını siper ettiği ‘Türk Demokrasisi’, Cumhuriyet tarihinin en ağır ‘hainliği’, en ağır ‘saldırısı’nı Halkımızın engin feraseti ve mangal gibi yüreğiyle, Ülkesini ve Milletini seven savcılarımız ve kolluk kuvvetlerimizin kahramanlığıyla bertaraf etti. Kurtuluş Savaşı’yla dünyaya bağımsızlık, vatan sevgisi ve millet olma noktasında en mukaddes, en müstesna kahramanlığı göstermiş olan Türkiye, milyonlarca ‘isimsiz kahraman’ın cesaretiyle, bir ‘işgal girişimi’ni de tarihin karanlık dehlizlerine geri dönemez şekilde gömdü.

50 yıl öncesinden başlayarak, Soğuk Savaş’ın tırmandığı günlerde, NATO’nun ‘gladyo’suyla irtibat içinde, küresel karanlık bir yapının maşası, ‘mankurt’u olmak üzere içimize, sivil ve askeri bürokrasiye, iş dünyasına, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya sızmış, adeta bir ahtapotun kolları gibi sızdırılmış ‘beyni yıkanmış’ kıtalar; Avrasya’nın kaderini değiştirecek ‘oyun kurucu’ bir ülke olarak ‘yükselen’, geniş bir coğrafyada çok sayıda ülkeye ilham olan, güç veren, onları cesaretlendiren Türkiye’nin bir ‘GÜNEŞ’ gibi ufku, parlak bir geleceği aydınlatan, yol gösteren gücünü kırmak, etkisiz hale getirmek, yok etmek için, kendi halkına karşı ‘kanlı’ bir kalkışmanın içinde olmaktan, kendi halkının vergileriyle alınmış silahları kendi halkına karşı kullanacak kadar ‘gözü dönmüş’ bir ‘hainliği’ yapmaktan, ne acıdır ki, bir an bile tereddüt etmediler.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!