Yatırım Fonu Yatırımlarında Dikkat Etmemiz Gerekenler

Son yıllarda yasal altyapının sağladığı imkanların da sayesinde yatırım fonları, her türden yatırımcı profillerine hitap eder hale geldi.

Bugün likit, kısa vadeli tahvil ve bono fonlarından oluşan para piyasası fonları, ağırlıklı tahvil bono piyasasına yatırım yapan sabit getirili fonlar ve hisse senedi piyasalarına yatırım yapan A tipi fonlar en çok tercih edilen alternatifler arasında yer alıyor.

Yurtdışı piyasalara kolaylıkla yatırım yapma imkanı sunan fonlar vasıtasıyla, dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinin hisse senetlerine dahi kolayca yatırım yapmak ve getiri fırsatlarından yararlanmak mümkün olabiliyor.

Anapara garantili ve koruma amaçlı fonlar ise risk olmasın, anaparam korunsun ama param çalışmaya da devam etsin diyen yatırımcılar için önemli alternatifleri oluşturuyor.

Söz gelimi, pazardaki çeşitlilik sayesinde her yatırımcının risk profili ve beklentisine uygun fon mutlaka var. Tek bir yatırım hesabıyla piyasadaki tüm fonları alıp-satmaya olanak tanıyan TEFAS’ın sağladığı kolaylığı da buraya not etmek gerekiyor.

Yatırım fonları, yatırımcıların tasarruflarını değerlendirmeleri ya da portföylerini çeşitlendirmeleri için hakikaten iyi bir alternatif.

Fon yatırımlarında size fayda sağlayacak bazı kısa bilgilere göz atın:

Risk tercihinizi, beklentilerinizi ve en ideal stratejiyi önceden belirleyin

Yatırımda risk tercihi, yaptığınız yatırımın muhtemel olumsuz sonuçlarını hesaba katarak ve zarara uğrama olasılığınızın farkında olarak verdiğiniz bir karardır. Yatırım fonu yönünden değerlendirirsek, anapara korumalı ve garanti getirili fonları hedeflemiyorsanız, risk tercihinizi önceden belirlemeniz gerekir.

Burada ideal olan, yatırımcının risk tercihi paralelinde farklı fonlar içeren bir strateji ile portföyünü çeşitlendirme yoluna gitmesidir. Portföy çeşitlendirmesi sayesinde risk dağıtılarak azaltılır ve böylece potansiyel getirilerden de en iyi şekilde yararlanılmış olunur.

Yatırım fonlarına uzun vadeli yaklaşın

Türüne göre değişiklik gösterse de yatırım fonlarında kısa vade çoğu zaman doğru bir yaklaşım değildir. Likit fonlar dışındaki yatırım fonlarını 6 ay ve üzeri gibi kısmen daha uzun vadeli bir yaklaşımla ele almanız gerekir.

Zaman ve nakit problemi çekiyorsanız, getiriden önce vade tercihinizi en başından belirlemeniz çok daha mantıklı olacaktır. Bu sebeple zaman ve nakit gibi kişisel finans durumunuzu da hesaba katarak tercihte bulunabilirsiniz.

Beklenti ve hedefinize odaklanın

Bir yatırım fonu sürekli aynı performansı sergilemeyebilir. Bu açıdan yatırım fonlarının geçmiş dönem getirileri referans olarak kabul edilebilse de sadece önceki dönem getirilerine odaklanmak her zaman doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü piyasalarda yaşanan gelişme ve değişen ya da değişmesi muhtemel durumlara göre yatırım fonları da olumlu veyahut olumsuz etkileniyor olacaktır.

Bu sebeple fonların geçmiş dönem getirilerini referans olarak alın fakat eldeki mevcut değerlerin odaklandığınız beklentilerin önüne geçmesine izin vermeyin. Çünkü durum her zaman değişebilir.

Vade planınıza her zaman körü körüne bağlanmayın

Belirli yatırım fonlarına tabiri caizse “aşık olmanın” getirdiği en büyük problem, zamanı geldiğinde o fonları elden çıkarmayı güçleştirmektedir. Bu sorun pek çok fon yatırımcısını daha az etkiliyor olsa da bazı zamanlar sağlam yönetilen portföylere sahip nitelikli yatırımcılar dahi bundan muzdarip olabiliyor.

Bu duruma düşmemek için gereken hallerde yapılacak en ideal şey portföyünüzün yönetimiyle ilgili önceden belirlediğiniz vade, beklenti ve hedefi tekrar gözden geçirmenizdir. Çünkü eğer bir fon, portföyünüzün değerini büyük ölçüde düşürmeye başlamışsa, durumu kontrol altına almanızın zamanı gelmiş olabilir.

Çeşitlendirme yapın ve yoğunlaşmayın

Yatırım fonları arasında çeşitlendirme yapmak, riski azaltmak, potansiyel getiriyi yükseltmek ve sadece birkaç fona yoğunlaşmamak doğrudur fakat bu durumu daha geniş bir bakış açısıyla ele almanız gerekir. Çünkü hiçbir yatırım ürünü tek başına ihtiyaçlarınızı karşılamaz. Örneğin bir yatırım fonu, bir mevduat ya da başka herhangi bir yatırım ürünün alternatifi değildir.

Bu sebeple potansiyel getirilerden yararlanmak ve riski azaltmak için yatırım fonlarına alternatif olan diğer yatırım ürünleriyle de portföyünüzü çeşitlendirmeniz gerekir.