Türkiye’nin ‘Yeni Ekonomik Model’i

Coğrafyamızda yaşanan hızlı gelişmeler, Rusya-Ukrayna gerginliği, ülkelerin her türlü emtia, ürün, enerji ve teknoloji için birbirine bağımlı olmalarında bir sakınca olmadığına dair görüşlerin anlamını bütünüyle kaybettiğini gösteriyor. Oysa, 2000’li yılların başlarında, ‘neoliberal’ yaklaşımların ve ‘küreselleşme’ rüzgarlarının uluslararası ekonomi çevrelerine tümüyle hakim olduğu dönemde kabul görmüş yaklaşımlar tersini savunmaktaydı. Bu nedenle, Türkiye’nin 2017’den itibaren başlattığı ve 2019’dan itibaren daha da ivme kazandırdığı ‘tam bağımsız milli ekonomi’ hedefi, 2021 itibariyle kurumlar arası mutabakatı daha da perçinlenmiş yeni bir aşamaya geçti. 2025’e kadar gecikmeksizin tamamlamamız gereken bir aşama.

Türkiye için ‘tam bağımsız milli ekonomi’yi, küresel ölçekte 3 megatrendi gözeten bir yaklaşımla inşa ediyoruz. Türkiye Ekonomisini bu hedefe taşıyacak ‘Yeni Ekonomik Model’in öncelikle sürdürülebilirlik, mobilite ve dijitalleşme olarak ifade ettiğimiz 3 megatrendi kapsayan, kavrayan ve sahada uygulayan bir model olması gerekiyor ve model bu formata göre yürüyor. Çünkü, ‘Yeni Ekonomik Model’, cari işlemler fazlasını, güçlü yurtiçi tasarrufları, ‘milli ve yerli’ teknoloji hamlelerini ve finansmanını gözeten ve önceliklendiren bir anlayışla şekillendiriliyor. Bu anlayışın özü, Türkiye’nin küresel ticaret ve dünya ekonomisindeki iddiasını arttıracak bir yaklaşımı temsil ediyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!