Türkiye: Rekabet içerisinde işbirliği fırsatları

Birleşik Krallık’ın ‘Brexit’ kararı zorlu ve kısa ve orta vadede hem İngiltere, hem de Avrupa Birliği (AB) cephesi açısından maliyetleri olan bir tarihi adım olsa da, 21. Yüzyıl’ın ‘meydan okuyucu’ başlıkları dikkate alındığında çok da şaşırtıcı olmamalı. İçinde bulunduğumuz yüzyıl, küresel ekonomi-politik güç merkezlerinin yeniden şekillendiği ve bölgeler ile ülkeler arası ekonomi-politik ilişkilerin daha karmaşık, çok katmanlı bir diplomasi ağıyla örüldüğü bir döneme işaret ediyor. Bu dönem, kendini ‘güç merkezi’ olarak tanımlayan ülkelerin ‘nobran’ tavırlarla ve sıklıkla güç kullanımına, tehdide başvurarak konuları, meseleleri çözebilecekleri bir yüzyıl değil.

Türkiye, ‘Girişimci ve İnsani Diplomasi’ becerisiyle, teknoloji ve dijitalleşme alanındaki atılımlarıyla, gerçek bir piyasa ekonomisinin temel sacayaklarına yönelik bilgi ve birikimiyle, ticaret ve yatırım alanındaki becerileriyle, küresel rekabetin zorlu şartlarına rağmen, bölgesel ve küresel ölçekte ‘paha biçilmez’ işbirliği fırsatları sunuyor. Öyle ki, siyasi ve insani meselelere çözüm üretebilme kabiliyetleri ve küresel tedarik zincirindeki vazgeçilmez ‘güvenilir liman tedarikçi ülke’ konumuyla ‘yapıcı’ ve ‘kapsayıcı’ bir geleceğe ‘geçiş kapısı’ konumunda bir Türkiye.

Bu nedenle, bir tarafta küresel güç merkezlerinin diğer tarafta 1. ve 2. kuşak komşu ülkelerin farklı ve çok perspektifli okumalara ihtiyaçları var. ‘Süpersonik dijitalleşme’ ve üretimin yeniden yapılanması süreci, dünya ölçeğinde istihdam piyasasının, mal piyasası ile finans piyasası arasındaki ilişkilerin yeniden yapılanmasını gerektirecek.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!