Türkiye Açısından Para Arzı Kavramları

Mahfi Eğilmez – 09.02.2013

Para arzı (ya da aynı anlama gelen para stoku), bir ekonomide belirli bir anda mevcut parasal varlıkların toplam miktarını ifade eder. Bu tanım ikiye ayrılarak çeşitlendirilir. Dar anlamda para arzı kavramı, genellikle dolanımda bulunan para miktarı ile vadesiz banka mevduatlarının toplamını anlatmak için kullanılırken, geniş anlamda para arzı kavramı, bunlara bankalardaki vadeli mevduat miktarının da eklenmesiyle ortaya çıkar.

Ekonomi literatüründe M harfiyle gösterilen para arzını darlıktan genişliğe göre sıraladığımızda karşımıza bazı ayrıntılı tanımlar çıkar. Bu tanımlar ülkeden ülkeye biraz farklılık gösterse de işin özü aynıdır. Burada Türkiye’de kullanılan tanımları ele alacağım. Aşağıdaki tabloda yer alan para arzı tanımları en dar para arzı tanımından en geniş olanına doğru sıralanmış bulunuyor.

Para Arzı
İçeriğinde bulunan parasal varlıklar
Miktarı (2012, Milyar TL)
M0
Dolanımda ve banka kasalarındaki nakit para
61,4
M1
M0 + TL ve YP Vadesiz Mevduat
167,4
M2
M1 + TL ve YP Vadeli Mevduat
731,8
M3
M2 + Repo ve Para Piyasası Fonları
774,7

 

M0, en dar anlamdaki para arzı, TCMB tarafından dolanıma çıkarılmış banknotlarla, Darphane tarafından dolanıma çıkarılmış madeni para ve bankaların kasalarında bulunan nakit paranın toplamını gösterir. 2012 yılsonu itibariyle Türkiye’de dolanımda bulunan para miktarı 61,4 milyar TL imiş. Demek ki GSYH’mızın (2012 yılı için 1.426 milyar TL olarak tahmin ediliyor) % 4,3’ü kadar banknot ve madeni para dolanımda bulunuyor.

M1 dar para arzı tanımı dolanımdaki paraya yani M0’a bakalarda bulunan vadesiz mevduatın da eklenmesiyle ortaya çıkar. 2012 sonu itibariyle 167,4 milyar TL tutarındaki M1 büyüklüğünün 61,4 milyar TL’lik bölümü dolanımdaki paradan, 106 milyar TL’lik bölümü de bankalardaki vadesiz mevduattan oluşmaktadır.

M2 geniş para arzı M1’e vadeli mevduatların eklenmesiyle bulunur. 2012 sonu itibariyle 731,8 milyar TL büyüklüğündeki M2’nin 167,4 milyar TL’lik bölümü dolanımdaki para ve vadesiz mevduattan kalan 564,4 milyar TL’lik bölümü ise vadeli mevduat toplamından oluşmaktadır.

M3 en geniş para arzı M2’ye repo ve para piyasası fonları eklenerek bulunur. 2012 sonu itibariyle 774,7 milyar TL olan M3’ün 731,8 milyar TL’lik bölümü M2’den, 42,9 milyar TL’lik bölümü ise repo ve para piyasası fonları toplamından oluşur. (Repo (repurchase agreement); kısa dönemli bir menkul değerin (Devlet tahvili, Hazine bonosu, banka bonoları, piyasada işlem gören borçlanma senetleri gibi) belirli bir dönem sonunda geri alınmasını öngören bir satış anlaşmasını ifade ediyor. Repo, borçlanmanın teminatlı hale getirilmesinin bir çeşididir. Para piyasası fonları ise piyasada yatırım fonu adı altında bankalarca oluşturulan fonları ifade ediyor.)

Irwing Fisher’in, adını taşıyan ünlü bir denklemi vardır: Fisher Denklemi. Bu denklem: MV = PT şeklinde ifade edilir. Burada M para arzını, V (velocity) paranın dolanım hızını, P ortalama fiyatları ve T de ekonomide üretilen malların fizik miktarını gösterir. PT’yi kısaca GSYH olarak gösterebiliriz. Bu durumda denklemimiz MV = GSYH’ya dönüşür. Paranın dolanım hızından kastedilen her bir para biriminin (1 TL) bir yılda kaç kez el değiştirdiğidir. Bu denklemde para arzını M1 olarak alırsak Türkiye için 2012 yılının dolanım hızını V = GSYH / M1 formülü ile yaklaşık 8,5 olarak buluruz. Yani 2012 yılında her 1 TL 8,5 kez el değiştirmiş demektir. (Bu hesaplamada para arzını M1 olarak almamızın nedeni dolanımdaki para ile banka kasalarındaki paranın ve kredi kartı, banka kartı gibi araçlarla her an kullanılabilir durumdaki vadesiz mevduatı bu hesaba katmanın doğru olacağını düşündüğümüz içindir.) Bu durumda denklemimiz şöyle bir eşitliği verir: 167,4 x 8,5 = 1.426 milyar TL.

MV = PT denkleminin bize anlattığı çok basit bir şey vardır. Ekonominin fiziksel üretiminde (T) çok hızlı ve çabuk artışlar olmaz. Aynı şey geleneklere, alışkanlıklara göre biçimlenmiş olan paranın dolanım hızı (V) için de geçerlidir. Bunlardaki değişiklikler orta uzun vadede gerçekleşir. Dolayısıyla V ve T’yi kısa dönemde kolay değişmeyen büyüklükler olarak kabul edebiliriz. Bu durumda para arzında (M) ortaya çıkacak bir artış fiyatlar genel düzeyinde (P) artışlara (enflasyona) neden olur.

Bu yaklaşım birçok merkez bankasının niçin temel hedef olarak fiyat istikrarını aldığını ve niçin parasal genişlemeyi denetimde tutmaya çalıştığını açıklamaktadır. Sona yıllarda başta Fed ve AMB olmak üzere merkez bankaları ekonomiyi canlandırabilmek amacıyla parasal genişlemeye gittikleri halde enflasyon oluşmamasının nedeni içinde bulunulan kriz ortamının devam ediyor olmasıdır. Böyle bir genişleme normal ortamlarda yapılmış olsa büyük çaplı enflasyon yaratabilirdi.

Aşağıdaki grafik Türkiye’nin 2002 – 2012 arasındaki GSYH’sıyla (kırmızı çizgi, sağ eksende) yılsonu M1 para arzı miktarlarını (mavi çizgi, sol eksende) bir arada gösteriyor. Grafik, TCMB’nin, enflasyonu denetlemek üzere para arzını denetim altında tuttuğunu gösteriyor.

para-arzi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir