TUİK’in milli gelir revizyonları: Hayal mi, gerçek mi?

Atilla Yeşilada – 16.01.2017

Dokuzuncu dereceden kara kuşak bir karate ustasının çelik iradesi ile gündemin şehvetine kapılmadan kendime çizdiğim yolda azimle ilerliyorum. Önce bu yılın en önemli konularını irdeleyip, ardından güncele döneceğim. Galatasaray’ın hocası Rikerink’i  örnek aldım.   Nedir felsefesi? Asla oyun planını değiştirme, rakibini senin oyun planına razı et. Neydi GS’nın Konyaspor karşısında oyun planı?  5 metrelik yatay paslar yap, sıkışınca Muslera’ya geri pas at. Kanatları sakın kullanma, ceza sahasına orta yapma ve seyircinin kulüpten kovmak istediği emektar Sabri’nin şans golüyle galip gel. Bu dahice taktikler Konyaspor’u öylesine afallattı ki, bir oyuncusu yalvar-yakar kendini maçtan attırıp soyunma odasında kafasını topladı ancak.

Konuyla alakası yoktu beki, ama yazılması gerekiyordu.  Biz ekonomistler veri olmadan iş yapamayız. Bu veri denen alçak da gelip sizle erkek erkeğe konuşmaz, yanınızdan geçerken kısık sesle bir şeyler mırıldanır. Bir ekonomist neyapar biliyor musunuz?  Onu kalabalık bir halk otobüsünde ayakta giden  yolcu olarak düşünün. Diğer yolcuların kendi aralarında yaptığı kısık sesli konuşmaları dinler ve ne konuşulduğu ve çoğunluğun görüşünü anlamaya çalışır. Pis bir meslektir.Bu yüzden ekonomistler çoğunlukla kız arkadaş bulamaz,  işletme okumadıkları için kendilerine lanet eder ve ilk resesyonda da işten atılırlar.

Devamı için TIKLAYINIZ!