Başkan Trump’ın Meksika, Kanada ve Çin’e yönelik ‘ek’ gümrük vergisi taktiği tüm küresel ekonomik sistemi hareketlendirmiş durumda. Üç ülkenin ABD’nin toplam ithalatındaki payının yüzde 45’i bulduğunu dikkate aldığımızda, Trump’ın stratejisi şaşırtıcı olmasa gerek. Neticede, Meksika ABD’nin 490 milyar dolar, Çin 450 milyar dolar, Kanada da 430 milyar dolara yakın ihracat geliri elde ediyor. Almanya’nın 160 milyar dolar, Japonya’nın 150 milyar dolar ve Güney Kore’nin 120 milyar doları aşan ABD’ye yönelik ihracatları ilk üç ülkenin ihracat hacimleriyle karşılaştırıldığında küçük kalmakta. Trump’ın bir iş insanı olduğunu ve Meksika ile Kanada’dan yapılan fosil yakıt ithalatının önemini dikkate aldığımızda, ‘ek’ gümrük vergisinin ABD hane halkına fiyat artışı olarak dönme riski aşikar. Bu nedenle, Başkan Trump’ın bu adımları ekonomik saikle atmaktan çok, ülkeleri ‘harekete geçirme’ taktiği adına attığı anlaşılmakta.
Nitekim, ister Kolombiya devlet başkanı, ister Kanada başbakanı, ister Meksika başkanı, ister Danimarka başbakanı, ilk etapta ülkelerin liderleri Başkan Trump’ın adımlarına karşılık ‘misilleme’ boyutunda sert açıklamalar yapsalar da, günün sonunda karşılıklı çekişmenin kendi ülkeleri için de ciddi maliyetleri olacağının bilinciyle, kısa bir sürede ‘daha uzlaşmacı’ bir üsluba, diyaloğa geçmiş gözüküyorlar. Trump da bir bakıma ‘taktiğinin’ ilk aşamada işe yaradığı değerlendirmesiyle, her daha yapıcı geri dönüş yapan ülkeye yönelik olarak ek gümrük tarifesi adımını bir ay ertelediğini açıkladı. Bu nedenle, kısa sıra içerisinde Çin’le de müzakerelerin başlaması ve 2018’deki ‘ticaret savaşları’ sürecinde olduğu gibi, Başkan Trump’ın Çin’i ABD’den daha fazla ithalat yapmaya ikna etmesi ile bu sürecin tamamlanması şaşırtıcı olmayacak.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!