Tahminler Tutmasın Diye Yapılır

Mahfi Eğilmez – 28.11.2012

Ekonomik büyümenin belki de en fazla ilgili olduğu alan sanayi kesiminin gidişidir. Bir başka ifadeyle ekonomik büyüme en çok sanayi üretimi büyümesine duyarlıdır.

Türkiye ekonomisinde kesimlerin GSYH içindeki payları (ithalatın ilgili kesimlere dağıtılması kaydıyla) kabaca şöyledir. Tarım kesimi % 10, sanayi kesimi + inşaat kesimi % 30, hizmetler kesimi % 65. Bu görünüm ekonomik büyümenin en fazla hizmetler kesiminden etkileneceği izlenimi verse de sanayi kesimi bütün sistemin lokomotifidir. Sanayi kesiminin üretiminin artması demek mali kesim, ulaştırma kesimi, haberleşme kesimi, ticaret kesimi gibi öteki kesimlere hizmet veren hizmet alt kesimlerinin de üretiminin artması demektir. Bir başka deyişle sanayi kesiminde üretim artışı hizmetler kesimi için itici güç oluşturur.

Aşağıdaki grafik sanayi üretimi endeksindeki değişimlerle (SÜ) ekonomik büyüme (B) arasındaki ilişkiyi çeyrekler itibariyle gösteriyor.

Grafikten görüleceği gibi sanayi üretimiyle büyüme arsasında çok güçlü ve aynı yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Bazen zaman gecikmelerinin etkisi görülmüş olsa da hareket aynı yöne doğru olmaktadır.

Şimdi bu ilişkiyi bir de tablo ile gösterelim.

Sanayi Üretimi
Endeks Değişimi
Ekonomik
Büyüme
2010/1Ç
17,3
12,6
13,9
10,4
10,0
5,3
12,0
9,3
2011/1Ç
14,6
11,9
8,0
9,1
7,6
8,4
6,6
5,0
2012
2,8
3,3
3,5
2,9
2,7

Elimizde son olarak 3. çeyrek sanayi büyüme endeks değişimi var. Buna göre üçüncü çeyrekte sanayi üretimi artışı yüzde 2,7 ile sınırlı kalmış bulunuyor. Elimizde henüz üçüncü çeyrek büyümesi yok. Ama bu grafik ve bu tablo bize üçüncü çeyrek büyümesinin yüzde 2 – 3 arasında bir yerlerde çıkacağını anlatıyor.

Bu tahmini bozabilecek iki gelişme olabilir: (1) Tarım kesiminde büyük bir üretim artışı olmuş olabilir. Eldeki veriler böyle bir artışı göstermiyor. Kaldı ki tarım kesiminde çok büyük artış olmuş olsa bile bunun etkisi GSYH içindeki % 10’luk toplam tarım kesimi payıyla sınırlı kalacaktır. (2) Hizmetler kesiminde bir sonraki çeyreğe yönelik bir canlılık gerçekleşmiş olabilir. Gerçekten de üçüncü çeyrekte kredilerde bir canlanmanın başladığını görebiliyoruz. Dolayısıyla buradan gelecek bir etki söz konusu olabilir. Ne var ki bu etkinin yüzde 2 – 3 arasında tahmin ettiğim üçüncü çeyrek büyümesini yüzde 3 olarak gösterdiğimiz üst sınıra yaklaştırabileceğini ancak bundan ötesini işaret etmediğini söyleyebilirim.

“Tahminler tutmasın diye yapılır, tutarsa anlatılır, tutmazsa unutulmaya terk edilir.” (söz bana ait.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir