‘Petrol Savaşı’nda uçurum diplomasisi

Küresel ekonomi-politik açısından, bu döneme damgasını vuran en büyük zorlukların başında, kimi önde gelen ülkelerin ‘şovenist diplomasi’ merakı gelmekte. En kötü ve en tehlikeli örnek Kuzey Kore’den başlayarak, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Çin, Rusya ve bilhassa Netanyahu ile birlikte İsrail diye sıralayabileceğimiz bu ülkelerin arasına, Başkan Trump’ın yönetim modeli tercihiyle ABD de dahil oldu. Rusya ve Suudi Arabistan örneklerinde bir başka kritik önemde detay ise, ‘uçurum diplomasisi’. Uluslararası siyaset uzmanları, iki ülkenin de bölgesel ve küresel meselelerde, bu yaklaşımı, kritik müzakere konularında ‘son sürat arabaları uçuruma doğru sürerek, önce kim frene basıp cayacak’ yaklaşımıyla yürütmelerinden endişeliler.

Bu yaklaşım, geçtiğimiz hafta sonu, beklenmedik bir alana daha, bölgesel ve küresel ‘petrol savaşları’ alanına da sıçradı. Suudi Arabistan’ın hem kurucu ve hem de lider pozisyonunda yönettiği Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı OPEC ile Rusya arasında yürütülen ‘petrol üretimini kısma ve petrol fiyatlarını toparlama’ müzakereleri, Rusya’nın üretimi kısmayı reddetmesi sonrasında, Suudi Arabistan’ın sattığı petrolün fiyatına ‘damping’ yapıp, üretimi arttırma kararıyla yeni bir safhaya geçti. Ancak, ‘petrol savaşları’ndaki bu yeni safha, öncelikle Suudiler ve Ruslar açısından, sonrasında da Amerikalılar açısından bir ‘rus ruleti’ izlenimi veriyor. Böyle bir ‘enerji’ savaşında, kurşunu kendi eliyle kimin kafasına sıkacağı belli olmaz.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!