Merkez Bankaları’nın haftası

Atilla Yeşilada – 19.09.2016

Bank of International Settlements (BIS), yani Uluslararası Takas Bankası’nın Eylül raporu yayınlandı, başekonomist Claudio Boria şikayet ediyor: “Piyasalar iyice Merkez Bankası bağımlısı oldu”. “Değerlemeler ekonominin gerçeklerini yansıtmayabilir”. Basit, hemen herkesin evet diyeceği cümleler bunlar, ama biraz düşündüğünüzde, eğer rezerv para Merkez Bankaları (MB) QQE adını verdiğimiz süper-gevşek para politikalarını uzun süre uygularsa, mali piyasalarda köpük oluşacağı, ardından da 2008-2009 krizini andıracak sert bir patlama ile uyanacağımız anlamını taşıyor.

Bu hafta piyasaların şişmeye devam edip etmeyeceğini anlamak bağlamında çok önemli olacak. AMB pas geçti, hatta PPK içindeki muhalefet aşılıncaya kadar 2017 Martı’nda bitecek DİBS ve şirket tahvili alım programını uzatacağı bile kesin değil. Çarşamba sırada BoJ ve Fed var. Perşembe ise bizim TCMB sahne alacak. MB’ları ne yapacak, piyasalar nasıl karşılık verecek?

BoJ’nin akılalmaz parasal genişlemesi şu ana kadar gerek kuru zayıflatmak (ihracat ve enflasyona yardım etmek için), gerekse ekonomiyi büyütmek anlamında tam bir hayal kırklığı yarattı. BoJ bir süre hükümetin açıkladığı ek bütçe harcamalarının sonucunu seyretmeyi tercih edebilir. Bu durumda Japon Yeni değer kazanır, Gelişmekte Olan Piyasalar (GOP, Ülkeler = GOÜ) ise ufak çaplı bir spazm geçirir derim. Ama BoJ politika faizini bir dirhem daha negatife çekebilir, ya da varlık alım programının ölçeğini de genişletebilir, ya da ikisini birlikte uygulayabilir. Bu durumda Japon Yeni hafif değer kaybeder ve GOP biraz rahat nefes alır.

Devamı için TIKLAYINIZ!