Küresel sistem için ‘çok taraflılık’ mücadelesi

Atlantik İttifakı açısından iki ‘siyah kuğu’, küresel pandemi ile Rusya-Ukrayna Savaşı, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ‘birlikte’ derinlik kazandırdıkları, ‘Soğuk Savaş’ın bitimiyle birlikte daha ‘kapsayıcı’ hedeflere doğru geliştirdikleri ‘çok taraflılık’ ilkesini korumak; hatta, bir bakıma yeniden canlandırmak adına birlikte önemli bir sınama ve meydan okumadan geçmeleri anlamına da geliyor. Çünkü, 2000’li yıllarla birlikte, Atlantik’in iki yakası ABD ve Avrupa Birliği (AB) arasında ekonomik, ticari ve politik öncelikler ile; enerji, gıda ve tedarik zinciri güvenliğine yönelik konularda ciddi bir ayrışma kendisini hissettirmişti.

Gelinen nokta, pek çok somut gerekçeye bağlı olarak, buzların eritilmesini ve ilişkilerin yeniden güçlü bir şekilde ‘örülmesi’ni gerektiriyor. Çünkü, küresel sistemin gerek kurumlar bazında, gerek değerler bazında, gerekse de ilkeler bazında yeniden inşasının küresel gündemin birinci öncelikli başlığı haline dönüştüğü günler yaşıyoruz. Konu, ‘küresel vergi reformu’ gibi başlıkların hayli ötesinde bir yeni ‘kurallar manzumesi’ni oluşturmaya gerektiriyor. Küresel enerji denklemini, küresel gıda denklemini, küresel tedarik zincirini, dünyanın önde gelen ekonomilerinin, bu defa etik kodları daha da önceliklendirerek, yeniden tasarlamaları gerekecek.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!