Kaybolan enflasyon ve finansal kriz korkusu

Atilla Yeşilada – 12.09.2017

Türkiye ekonomisine de sıra gelecek, acele etmeyin. Önce dünya ekonomisinde çok acil konuları bir biyopsiye tabii tutalım hele. Böyle yapmanın maksadı benim Stanley Fischer kalibresinde ama ondan daha yakışıklı ve karizmatik bir ekonomist olduğumu ispatlamak değil. O zaten bunu biliyor ve buzdolabının kapağında benim mayolu fotoğrafımı tutuyor. Dünya halini tahlil etmeden Türkiye’yi anlamak hava raporu dinlemeden Karadeniz’de balığa çıkmaya benzer, tekneyi batırırsın. Türkiye’nin ihracatı dünyadan az etkilenir. Ama kredi ve sıcak para kanalı üstünden ödemeler dengesi, TL’nin değeri ve faizler dünya gelişmelerine olağanüstü hassas. Bugün de bu konuya değinmek istiyorum.

Dünya ekonomisi yazın biraz nefeslenmişti, Ağustos verileri yeniden koşmaya başladığını gösteriyor. Kuzey Kore bu ritmi bozmaz, Trump da Mali Uçurum’u öteledi, muhtemelen ABD’de bütçe ve borç limiti tartışması 2018 ara seçimleri sonrasına ertelenecek. Reel ekonominin önünde bir tek Ekim’de yapılacak Çin Komünist Partisi Ulusal Kongresi ardından Xi Jinping’in kredi ve emlak balonunu söndürmek için para ve makro-ihtiyati politikalarda iyice sopayı eline alarak büyümeyi %6 veya altına indirmesi engeli var. Bu durumda dünya biraz yavaşlar, ama ilerleyen yıllarda Çin’de finansal kriz ihtimali de azalır. Yine de 2018 ortalarında Çin konuşacağız. Halen bizim de içinde olduğumuz Gelişmekte Olan Piyasalar’da (GOP, Ülkeler = GOÜ) finansal varlıkların uçmasının başlıca nedeni BÜYÜME. Büyümenin motoru da Çin. Çin’de halihazırda %6.8 civarında olan büyümeden 0.8 puan eksilmesi Asya ve Latin Amerika’da facia olur. GOP sarsılır, bizden sıcak para çıkar. Ama dünya gebermez, ABD, Japonya ve Euro-bölgesi kalıcı büyümeye geçmiş görünümde.

Devamı için TIKLAYINIZ!