Haftalık Borsa Yorumları – (9-13 Mayıs 2022)

Gündem Fed ağırlıklı.

Piyasalarda Fed toplantı sonuçları dalgalı seyre neden oldu. Beklendiği üzere 50 baz puanlık artırım kararı alındı. Ancak toplantı sonrasında gelen açıklamalar daha yakından izlendi. Haziran ayında 47.5 milyar dolar, sonraki 3 ayda 95 milyar dolarlık bilanço daraltma işlemlerinin başlayacağı bildirilirken Fed Başkanı Powell’ın, “Faiz oranlarında artışın devam etmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Fed önümüzdeki birkaç toplantıda 50 baz puanlık artışları masada görüyor. Halihazırda oldukça belirsiz olan ortamı daha belirsiz hale getirmekten kaçınacağız. 75 baz puanlık artış Fed’in aktif olarak değerlendirdiği bir şey değil.” açıklaması piyasaları rahatlatmıştı. Hem 75 baz puanlık faiz artırım olasılığını gündemden çıkarması, hem de bilanço daraltma işleminin geç ve beklenenden daha küçük miktarla başlaması olumlu algılandı. Açıklamaların ardından ABD borsaları %2’nin üzerinde değer kazanırken ABD doları değer kaybetti, ABD tahvil bono faiz oranları gevşedi, buna karşılık son günlerde gerileyen altının ons fiyatında tepki yükselişi görüldü. ABD 10 yıllık bono faiz oranı %2.90 seviyelerine geri çekildi. Ancak bu gelişmeler ilk aşamada olumlu fiyatlansa da etkileri çok kısa sürdü. Bir sonraki gün ABD borsalarında sert satışlar, ABD 10 yıllık bono faiz oranında tekrar yükseliş ve %3.00 seviyesinin üzerine hareket, ABD dolarında ise değerlenme görüldü. Bu durum altının ons fiyatına ise düşüş olarak yansıdı ve tekrar 1.900 doların altına itti. ABD borsalarındaki düşüş başta Almanya olmak üzere diğer borsaları da olumsuz etkiledi. Sonuçta, piyasalar, Fed’in parasal sıkılaşma ve faiz artırım sürecine geri döndü. Ayrıca önümüzdeki döneme ilişkin ekonomideki yavaşlama ve stagflasyon beklentileri tekrar gündeme geldi. Diğer yandan İngiltere Merkez Bankası faiz oranını 25 baz puanlık artırımla %1.00 seviyesine yükseltirken Hindistan ve Brezilya faiz artırımına gitti. Avrupa Merkez Bankası Yönetim Konseyi üyesi Robert Holzmann ise “Avrupa Merkez Bankası Haziran toplantısında faiz artırımını görüşecek ve muhtemelen bir faiz artırımına da karar verecek” dedi. Bu yıl Avrupa için iki faiz artırım beklentisi sıkça dillendirilen bir konu. Dış dünyada faiz artırımı ve parasal sıkılaştırma süreçleri hız kesmeden devam ediyor. Bu noktada Çin ve Japonya hariç demek yerinde olacak. Japonya Merkez Bankası nisan ayındaki toplantısında faiz oranını sabit tutarken ekonomiyi destekleyici aşırı gevşek para politikasına devam edeceğini açıklamıştı. Çin ise daha önce düşürdüğü faiz oranını nisan ayında sabit bıraktı. Bu açıdan dolar/Yuan paritesindeki yükselişle birlikte Çin Yuanı’nda değer kaybı devam ediyor. Benzer görünüm Japon Yeni için de geçerli. Dolar/Yen paritesi 2000 yılındaki 135 zirvesine oldukça yaklaştı. Düşük faiz politikasına devam eden Türkiye için de benzer şeyler söylenebilir. Dolar/TL kurunun görünümü malum. Paranın fiyatı faiz olduğuna göre bu doğal bir sonuç. Genelde düşük faiz, zayıf kuru beraberinde getirir. Bu ekonomi yönetimlerinin tercihi. Tercihin sonuçları ise ekonomik büyüme ve enflasyon gibi veriler üzerinde kendini gösteriyor. Türkiye’de enflasyon yüzde 70’e dayanırken Cuma günü açıklanan verilere göre, Japonya’da Tokyo Bölgesi TÜFE nisan ayında yıllık %2.5 (önceki %1.31) arttı, çekirdek yıllık TÜFE %1.9 (beklenti %1.8, önceki %0.8) oldu. Önümüzdeki hafta da ABD, Almanya, Çin ve İngiltere enflasyon (TÜFE) verileri açıklanacak. Bilindiği üzere ABD ve Almanya son 40 yılın en yüksek enflasyon seviyelerine ulaştı. Dış piyasaların seyri ve gündemi iç piyasalara olumlu referans olacak bir görünüm vermiyor.

Beklentiler piyasalar açısından önemlidir. Ancak son dönemde yeni beklenti adına çok fazla bir şey konulmuş görülmüyor. Daha çok mevcut gündeme ilişkin bir fiyatlama söz konusu. Borsaları taşıyan başlıca gelişmeler arasında ekonomideki büyüme ve buna bağlı olarak olumlu gelen bilançoları saymak mümkün. Küresel ekonomi ve Türkiye için bu aşamada mevcut büyüme verileri iyi. Bunu hem 2021 yıl sonu hem de kısmen 2022 yılının ilk çeyrek bilançolarında da görebiliyoruz. Ancak Fed başta olmak üzere merkez bankalarından gelen faiz artırımları, sıkı para politikaları ve özellikle Avrupa için yapılan stagflasyon ve resesyon tartışmaları önümüzdeki döneme ilişkin büyüme beklentilerini önemli ölçüde törpülüyor. IMF ve Dünya Bankası ile bir çok yabancı yatırım bankası küresel ekonomi ve ABD için 2022 büyüme beklentilerini aşağı çektiler. Diğer yandan faiz, piyasa işleyişi gereği borsalar için bir alternatif olagelmiştir. Halihazırdaki mevcut faiz oranlarının enflasyondan korunma açısından borsalar için ciddi bir alternatif olmadığı konusunda haklı görüşler var. Çünkü Türkiye ve ABD ile Avrupa’da enflasyonun altında (eksi faiz). Fakat faiz oranları burada pek kalacak gibi görünmüyor. Ayrıca borsaları besleyen likidite daha zayıf olacak. Parasal sıkılaşma politikaları sürerse önümüzdeki dönemde faiz alternatif olarak borsalar için daha fazla ciddiyet kazanabilir.

Piyasalarda gündemin zorlaşması ve yeni beklenti ihtiyacına bağlı olarak dalgalı seyir sürebilir.