Haftalık Borsa Yorumları – (19-23 Eylül 2022)

Borsalarda destek ve denge arayışı devam ediyor.

Borsa İstanbul’da Ağustos ayının ilk günlerinden bu yana sağlanan kazançların bir kısmı geri verildi. Dış borsalarda da benzer görünüm var. Tepki çıkışı sonrası satıcılı seyir hakim. Dış ve iç piyasalar açısından bir uyumdan söz etmek mümkün. Borsaların satışa dönmesi beklentileri aşan Ağustos ayına ABD TÜFE verisiyle oldu. Enflasyon temmuz ayının altında ancak beklentilerin üzerinde %8.3 olarak geldi. Bu durum ABD Merkez Bankası (Fed) para politikasında sıkılaşmanın ve agresif faiz artışlarının devam edeceği beklentisini güçlendirdi. Önümüzdeki hafta yapılacak toplantı için 75 baz puanlık artırıma kesin gözü ile bakılırken 100 baz puanlık faiz artırım olasılığı da gündeme geldi (%20-25 olasılık). Bu durum piyasaları baskı altına aldı. Ayrıca ABD ekonomisinde resesyon beklentisi güçlendi. Avrupa’nın durumu malum. Rusya ile yaşanan doğalgaz krizi sonrası üretimde aksamalar ile resesyon daha derinden hissediliyor. Resesyon piyasalar tarafından fiyatlanan bir başka gelişme. Borsalardaki düşüşler dışında emtia fiyatları üzerinde bu beklenti kendini gösteriyor. Faiz artırımına ilişkin fiyatlamalar önemli ölçüde yapıldığı için Fed toplantısının ardından belirsizlik azalabilir. Borsalar dışındaki diğer parametrelerde hareketlilik görülüyor. ABD 10 yıllık bono faiz oranı %3.50 seviyesine yaklaşırken ABD dolarında değer kazanımı sürüyor. Dolar Endeksi 110 seviyesini test etti. Euroda zayıf görünüm hakim. Bu gelişmelerin sonucu olarak altının ons fiyatında düşüş 1.700 doların altında ivme kazandı ve 1.650 dolar seviyelerine kadar çekildi, sonra tepki verdi. Petrol fiyatlarında düşüş hızlanmış durumda. Ekonomide yavaşlama beklentileri baskın etken olarak görülürken OPEC+ Grubunun 100 bin varil üretim kesinti kararı dışında ve enerji üretiminde petrolün ağırlığının artacağı söylemleri, ABD ham petrol stoklarında değişimler ayrıca fiyatlamaya konu gelişmeler. Enerji krizi Avrupa’nın öncelikli gündemi haline gelirken Avrupa Birliğe enerji tasarrufu konusunda yeni önlemler paketi açıkladı. Almanya hükümeti, enerji devi Uniper’in kamulaştırılmasını planlıyor. Bir uyarı da IMF’den geldi. IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Avrupa’nın Ukrayna’daki savaşın ekonomik sonuçlarından doğrudan etkilendiğini belirterek, sert bir kışın Avrupa’da toplumsal huzursuzluğa yol açabileceğini söyledi. Uluslararası Finans Enstitüsü, Kovid-19 sonrası yavaşlayan ekonomik büyümenin küresel borç oranlarını artırdığını belirterek gelecek dönemlerde şirket iflaslarında önemli bir artış olabileceği uyarısında bulundu. Buna göre, küresel borç seviyesi, bu yılın ikinci çeyreğinde 5,5 trilyon düşüşle 300 trilyon dolar oldu. Söz konusu borcun da 2018’den beri ilk çeyreklik düşüş olması dikkati çekti. Para ve sermaye piyasaları dışında reel ekonomilerle ilgili kaygılar sürerken merkez bankaları politikalarının etkisinde bir süre daha kalınması çok muttemel. Bu arada merkez bankalarından faiz artırım haberleri gelmeye devam ediyor. Arjantin Merkez Bankası, %79 olan TÜFE verisinin ardından enflasyonla ile mücadele için faiz oranını 5,5 puan artırarak %75’e yükseltti. Bu, bankanın bu yıl içinde 9. faiz artırımı oldu. Rusya ise 50 baz puan faiz indirerek %7.50’ye çekti.

22 Eylül’deki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplantısı ve faiz kararı iç piyasalar için olacak. Piyasa beklentisi %13’de faiz oranının sabit kalacağı yönünde. Hatırlanırsa geçen ayki toplantıda piyasa ağız birliği etmiş gibi faiz değişimi beklemiyordu. Ancak 100 baz puanlık faiz indirimi geldi. Bu açıdan yine de TCMB faiz kararını bir görmek yerinde olacak. Yüksek enflasyon ile ABD ve Avrupa Merkez Bankaları’nda agresif faiz artırım süreci devam ederken, TCMB faiz oranı ile enflasyon (TÜFE) farkı %67.21 olmuşken TCMB’nin düşük faiz politikası ekonomik büyümeye destek amaçlı bir tercih. Düşük faiz politikasının sonuçları Türkiye’nin %7.6 ile 2.Çeyrek büyümesinde görüldü. Bu çerçevede cari açıktaki büyüme gibi başka sonuçları da ortaya çıkmaya başladı. Cari açık temmuz ayında 4.0 milyar dolara yıllık bazda 36.5 milyar dolara çıkmış durumda. Diğer yandan Borsa İstanbul’daki sert dalgalanmalarda yabancı etkisi çok zayıf veya yok denecek kadar az. TCMB verilerine göre 09 Eylül ile biten haftada; Yurtdışı yerleşiklerin hisse senetlerinde 13.5 milyon dolar, tahvil bono (DİBS) 24.8 satış yaptıkları görüldü. Bir önceki hafta her iki kalemde alım yapmışlardı. Hisse senetlerinde yabancı payı tekrar %33.50 seviyelerine çekildi. Ağustos ayında %35 seviyesinin üzerini görmüştü. Bu açıdan Borsa İstanbul’daki son çıkış hareketine daha çok yerli yükselişi demek mümkün. Son günlerde borsadaki düşüşle birlikte yabancı payındaki gerileme dikkate alındığında ise bir miktar yabancı satışı söz konusu olduğu görülüyor. Aynı hafta TCMB brüt rezervleri ise yaklaşık 1.7 milyar dolar artış ile 113.6 milyar dolara, bankalardaki döviz mevduatı 1.2 milyar dolar yükselişle 212.8 milyar dolara yükselmiş durumda.

Borsadaki son çıkış ve düşüş hareketine önemli ölçüde banka hisseleri öncülük etti. Uzun zamandır benzeri görülmeyen bu hareketlilikte, bankaların 06/200 dönemine ait olumlu bilançoları ve düşük fiyat kazanç oranları ana tema olarak işendi. Fiyat kazanç gibi bilanço değerleme kriterlerine bakıldığında bazı bankaların halen pahalı olduğu söylenemez (tavsiye değildir). BIST100 Endeksi fiyat kazanç oranı 6.3 iken bazı öncü bankalar 2-2.5 fiyat kazanç oranıyla işlem görüyor. Bununla birlikte teknik açıdan bakılırsa geçen hafta yaşanan sert geri çekilmeye rağmen banka hisselerinin primli görünümünü koruduğu da söylenebilir. Borsada yükseliş devam edecek veya düşüş sürecek ise de bir süre daha bankalar lokomotif olmaya devam edecek gibi. Son günlerde hisse değişimi olur mu sorusu dillendirilmeye başlandı. Yani banka hisselerinden çıkan para sanayi hisselerine girer mi? Son birkaç gündür bankalardaki düşüşe rağmen bazı sanayi hisselerinde yukarı yönlü bir hareketlenme oldu. Bu bir sinyal verse de hisse değişiminin başladığını söylemek bu aşamada zor.

Piyasalar merkez bankaları toplantılarını beklerken zayıf görünümlerini koruyorlar.