Haftalık Borsa Yorumları – (10-14 Ekim 2022)

Piyasalarda dalgalı seyir sürüyor.

Borsa İstanbul dış borsalardan olumlu ayrışma gösterirken 3. Çeyrek bilanço beklentileri ve enflasyona karşı getiri arayışı gibi etkenler tekrar gündeme gelmeye başladı. ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez bankası (ECB) öncülüğünde parasal sıkılaşma ve faiz artırım sürecinin devam etmesi piyasaları germişti. Bu durum borsalara satış baskısı olarak yansırken tahvil faiz oranlarına yükseliş, ABD dolarına değer kazanımı, euroya zayıflama ve altın fiyatına düşüş olarak etki etti. Ancak İngiltere’nin önce 5 milyar dolarlık tahvil geri alım kararı, ardından vergi indirim teklifini geri çekmesi olumlu algılandı. Bu gelişme ABD ve Almanya tahvil bono faiz oranlarında düşüşe neden oldu, ABD doları zayıfladı, borsalara zayıf da tepki alımları geldi. Piyasalarda tepki bahanesi olarak bu olay kullanıldı demek daha doğru olacak. Öncü merkez bankalarının para politikalarında değişim olduğuna dair bir işaret yok. Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari enflasyon düşene kadar agresif faiz artışlarına ara vermekten uzak olduklarını söyledi. Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester, Fed’in enflasyonu dizginlemek için yapacak daha çok işi olduğunu ve faiz artırımlarının hızını yavaşlatmak için gerekli kanıtları görmediğini söyledi. Chicago Fed Başkanı Charles Evans, Fed faiz oranının önümüzdeki baharda muhtemelen %4,5 ila %4,75 arasında olacağını söyledi. Hatırlanırsa geçtiğimiz günlerde Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, ekonomik aktivitede önemli ölçüde yavaşlama beklense dahi faizlerin gelecek birkaç toplantıda daha artmaya devam edeceği mesajını vermişti. Her fırsatta enflasyon ile mücadelenin öncelikli olacağı vurgusu var. Bu arada para politikalarına tepkiler gelmeye başladı. IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Fed’in politikalarında son derece ihtiyatlı ve dünyanın geri kalanı üzerindeki etkisine karşı dikkatli olmaya çağırdı. Georgieva, küresel ekonomik büyüme tahmininin gelecek yıl için düşürüleceğini belirterek, resesyon risklerinin arttığını ifade etti. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), mevcut para politikalarının gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere dünyayı resesyona götürebileceği uyarısında bulundu. Haklılık payı olan bu çağrılara Fed ve ECB kulak verebilir mi? Bunu zaman gösterecek. Her ne kadar yetkili ağızlardan bu yönde bir söylem gelmediyse de sanki biraz piyasalar o tarafa evrilmeye veya inanmaya hazır gibi. Bu açıdan cuma günü açıklanan ABD tarım dışı istihdamı ile önümüzdeki çarşamba, perşembe günleri açıklanacak Ekonomik yavaşlama ve resesyon emareleri artmaya devam ederken pandemi süreciyle küresel borçluluktaki artış (300 trilyon doları geçti) IMF’in de dikkatini çekmiş durumda. Ekonomik aktivite zayıflarsa borç ödeme gücü de düşer. Geçtiğimiz günlerde IMF bir de bu konuda uyarı yapmıştı. Bu açıdan parasal sıkılaşamaya devam konusunda önümüzdeki günlerde merkez bankaları için karar almada zorlanma görülebilir.

Altın fiyatlarında dalgalı seyir hakim. ABD ve Almanya başta olmak üzere tahvil faiz oranlarındaki yükselişin ivme kaybı ve gerilemesi, ABD dolarındaki zayıflama altının ons fiyatına tepki yükselişi olarak yansımıştı. Ancak tahvil faiz oranlarındaki geri çekilme sınırlı kalıp tekrar yukarı dönünce altındaki tepki çıkışı da güç kaybına uğradı. Jeopolitik gelişmeler ise altın fiyatı üzerinde “güvenli liman” ihtiyacını artırıp pek fiyatlamaya neden olamadı. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’nın 4 bölgesini ilhak etmesi gerginliği artırmış, Avrupa Birliği Rusya için yeni bir yaptırım paketi açıklamıştı. Bu aşamada ABD tahvil faiz oranları ve ABD dolarına duyarlılık sürüyor. İç piyasalarda ise altının gram/TL fiyatı dış piyasalardaki bu gelişmeler dışında dolar/TL kurundaki yükselişin etkisiyle 1.000 TL seviyesinin üzerine çıktı ve tarihi zirvelerine yaklaştı.

OPEC+ Grubu’nun geçen haftaki toplantısından 2 milyon varil üretim kesintisi kararı çıkarken Beyaz Saray’dan “OPEC+ grubunun kararı, Rusya ile aynı safta olduklarını gösteriyor” açıklaması geldi. ABD Enerji Bakanlığı gelecek ay, Stratejik Petrol Rezervi’nden 10 milyon varil petrolü daha piyasaya satacağını açıkladı. Kesinti kararı sonrası petrol fiyatındaki yükseliş güç kazandı. Brent Petrol 95.00 dolar seviyesini geçti. Goldman Sachs, 2022 Brent fiyat tahminini varil başına 99 dolardan 104 dolara, 2023 için varil başına 108 dolardan 110 dolara yükseltti. Bu gelişmelerin Türkiye ekonomisine yansıması ise art arda gelen akaryakıt zamları oldu. Diğer etkisi enflasyona olacak haliyle. Benzer etkiler küresel ekonomi için de geçerli.

Son aylarda ödemeler dengesi tablosu cari dengedeki gelişmeler nedeniyle yakından izleniyor. Salı günü açıklanacak ağustos cari dengesinin -3.2 milyar dolar olması bekleniyor. Geçen ay 4.0 milyar dolar olmuştu. Yıllık bazda ise 36.5 milyar dolardı. Son aylarda artış gösteren dış ticaret açığı cari denge için önemli bir referans. Eylül enflasyonu ise beklentilere yakın geldi. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %83,45, aylık %3,08 oldu. Enflasyon ile TCMB faiz farkı (eksi faiz)71.45 oldu. TCMB’nin faiz politikası belli olduğu için enflasyondaki yükselişe Borsa İstanbul duyarsız kaldı. Ancak döviz kurlarındaki yükseliş devam etti. Diğer yandan TCMB verilerine göre 30 Eylül haftasında; TCMB brüt rezervleri önceki haftaya göre 3.8 milyar dolar azalış ile 107 milyar dolara gerilerken bankalar “yurtiçi yerleşiklerin” döviz mevduatı 210 milyar dolar olarak kaldı. Aynı hafta Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcılar hisse senetlerinde 300 milyar dolar satış yaptılar. Tahvil bonoda (DİBS) ise 4.9 milyon dolar alımdalar. Cuma günü itibariyle hisse senetlerinde yabancı payı son yılların en düşük seviyesi olan %32’nin altına düştü. Bu durumda borsadaki geçen haftaki çıkışa “tamamen yerli katkısıyla” demek doğru olacak.

İç piyasalardaki iyimserliğe karşılık dış piyasalar daha zayıf ve dalgalı. Bu hafta da bu görünüm korunabilir.