Ekonomiyi ‘tersten’ okuma zamanı

Ekonomimizin son dönemde en önemli gündem maddesi enflasyon oranları ve faiz oranları. Bununla birlikte, enflasyon ve faiz oranlarının sebep değil, sonuç olduğunu hatırladığımızda, esas konuşmamız gereken başlıklar, enflasyonu ve faiz oranlarını yükselten gerekçeler olarak kendisini gösteriyor. Bu gerekçelerin ‘geçici’ olanları olduğu gibi, dün, bugün ve yarın üzerinde çalışılan yapısal olanları da var. Geçici olanlar, doğrudan ‘Kovid-19’dan kaynaklanan etkiler. Öyle ki, tüm 2020’yi dünya GSYH’sının neredeyse yüzde 85’ini temsil eden ilk 40 ülke arasında Türkiye’nin de dahil olduğu sadece 5 ülkenin pozitif büyüme ile kapattığı bir ortamda, onlarca ülke, yüz binlerce firma, şirket, ya üretimini durdurdu, ya yarı kapasitesinin altında üretim yapabildi.

Bu nedenle, küresel ticaret geçtiğimiz ağustos ayından itibaren hareketlenmeye başladığında, dünya ekonomisinin tedarikçisi konumunda olan ülkelerin pek çoğu aniden hız kazanan hammadde ve ara mamul talebine son 7-8 aydır hala doğru dürüst cevap verebilmiş değiller. Levent Yılmaz’ın da son yazısında belirttiği gibi, 10 aydır aralıksız yükselişini sürdüren BM FAO Küresel Gıda Endeksi, 2020’nin mart ayından 2021’in şubat ayı sonuna, tam da ‘Kovi-19’ döneminde, son bir yılda yüzde 24,6’lık bir artışa ulaşmış durumda. Bu tablo 2014’den bu yana ki en kötü, en sert fiyat artışı. Aynı dönemde, Türkiye’de tarım ürünlerinde üreticilerin belirlediği tarım ürünleri fiyatları yıllık bazda yüzde 21,32 artarken, tarım sektörünün üretim girdilerindeki maliyet artışı ise ocak ayı sonu itibariyle, yıllık bazda yüzde 18,52 oldu.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!