Bilanço

Bilanço dilimize İtalyanca’dan girmiş bir sözcük. Şirketlerin dönemsel faaliyetlerinde varlıklarında ve yükümlülüklerinde ortaya çıkan değişimleri ve dönem sonucunda ulaşılan kar veya zararı gösteren tablolara bilanço deniyor.

Görüleceği gibi tanım gereği bilanço kurumsal bir dengeyi ifade ediyor. Buna karşılık kişilerin yaşamlarının da bir bilançosu var. Belki ona, karışıklığı önlemek için, başka bir isim de verilebilir ama önemli değil. Kişisel bilanço, yaşamınız boyunca ya da yaşamınızın belirli bir anına kadar baştan beri yaptıklarınızın ve yapamadıklarınızın bir özeti. Yapmak istediklerinizi sol tarafa yaptıklarınızı sağ tarafa yazarsanız yapmak istediklerinizin ne kadarını yapabildiğinizi ne kadarını yapamadığınızı ve yapmayı düşünmediğiniz neleri yaptığınızı ortaya koyan bir bilanço çıkarabilirsiniz.

Ben birkaç yılda bir o ana kadar yaptıklarımın bilançosunu çıkarır bir bakarım ne istemişim ve ne yapmışım diye. İş ve meslek yaşamı kare bir masa gibi düşünülebilir. Bunun bir kenarı kamu kesimi, bir kenarı özel kesim, bir kenarı medya bir kenarı da akademi (üniversite) olarak düşünülebilir. Bazısı iş ve meslek yaşamı boyunca kamu kesiminde çalışır ve oradan emekli olur, bazısı özel kesimde çalışır ve oradan emekli olur. Az sayıda insan bu masanın iki tarafında, daha az sayıda insan masanın üç tarafında ve çok az sayıda insan da dört tarafında oturur. Ben bu masanın dört tarafında da oturdum. Meslek yaşamıma kamu kesiminde başladım ve 25 yıl kamu kesiminde çalıştım. Kamu kesiminde görev yaparken bir yandan da geceleri derslere giderek doktoramı yaptım. Kamu kesiminden ayrıldıktan sonra özel kesime geçtim. Özel kesimde 10 yıl üst düzey yöneticilik yaptım. Bu süre içinde medyada ve akademide de çalıştım. Medyada önce 1 yıl Yeni Yüzyıl Gazetesinde sonra 10 yıl Radikal Gazetesinde köşe yazısı yazdım, televizyonda program yaptım. Bir yandan da İstanbul Bilgi Üniversitesi ve sonra da Kadir Has Üniversitesinde ders verdim. Şimdi Altınbaş Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışıyorum, kendi bloğumda yazıyorum ve kitap yazıyorum. Demek ki masanın dört tarafında da oturmuşum. Bu birikimi çok değerli buluyorum ve çalışmamın yanı sıra şansımın da yaver gitmesine bağlıyorum. Değerli buluyorum çünkü masanın her tarafından farklı bilgi birikimi sağladım ve Türkiye’de bilgi sahibi olmadığım bir köşe pek kalmadı. Genç arkadaşlar beni bloğumdan, kitaplarımdan ve akademiden tanıdığı için hoca sanıyorlar. Oysa benim hocalığım 25 yıllık kamu kesimi görevimden sonra çıktı ortaya.

Bütün bu bilgi birikimimi son 8 yıldır bloğumda yazdıklarıma ve kitaplarıma dökmeye çalışıyorum. 19 kitabım yayınlandı ve hepsi yüksek ilgi gördü. Şimdiye kadar en çok satan kitabım Değişim Sürecinde Türkiye oldu. Birçoklarına göre o kitap benim başyapıtım.

Bloğum 2011 Kasım ayında yayına başladı. Buna göre yaklaşık 8 yıl olmuş. Bu süre içinde bloğum 38 milyondan fazla ziyaret edilmiş. Bu, inanılmaz bir sayı. Yazılarımı aynen alıp bloğumun linkini vermek suretiyle yayınlayan site ve gazetelerden (onlara saygı sunuyorum) ya da alıp başlığını veya içeriğini değiştiren site veya gazetelerden (onları kınıyorum) okuyanları da sayarsak rakam çok daha yukarılara gider. Bloğum dışında twitter’da da oldukça aktif olarak yer alıyorum. Twitter’da 1 milyon 261 binden fazla izleyicim var. Bu da inanılmaz bir sayı. Sonuçta ben masanın hangi tarafında hangi görevle bulunursam bulunayım bir iktisatçıyım ve bu ülkede dolar kuru, enflasyon ve işsizlik dışında ekonomiyle ilgili konulara ilgi duyanların sayısı çok sınırlı.

Buraya kadar yazdıklarım arasında aklımda hiç olmayan bir şeyi de yaptığımı görebiliyorum: Televizyonda program yapmak. Bunu hiç düşünmemiştim mesela.

Bilanço işine girince Yapmayı isteyip de yapamadıklarımı da sıralamam gerekir. Daha çok roman ve öykü yazmayı düşünmüştüm. Şimdiye kadar iki öykü kitabım yayınlandı. Orada düşündüğüm kadar verimli olamadım. Ekonomik konulara dalınca edebiyatçılık geride kaldı ne yazık ki. Mesela polisiye öyküler yazmak isterdim. Aslında yazdıklarım da var ama oturup üzerinde çalışacak zamanı şimdiye dek yaratamadım.

Bugüne kadarki bilançom özetle böyle. Bu yıl yine Altınbaş Üniversitesinde yüksek lisans dersleri vermeye, bloğumda yazı yazmaya ve yeni kitaplar üzerinde çalışmaya devam edeceğim. Sırada üzerinde çalıştığım Türkiye Ekonomisi kitabı var. Ocak veya Şubat’ta raflara gelecek diye tahmin ediyorum. Yazımı bitti, eklemeler, çıkarmalar ve düzeltmeler yapıyorum. Bu benim 20’nci kitabım olacak. Bir de üzerinde çalıştığım bir polisiye roman var ama onu ne zamana toparlarım, yayınlar mıyım yayınlamaz mıyım henüz emin değilim.

Kurum bilançoları kâr veya zararla kapanır. Kişisel bilançolarda ise tatmin veya tatminsizlik söz konusu olabilir. Şu ana kadarki kişisel bilançomdan tatmin duyuyor muyum diye kendime sorduğumda yanıtım olumlu. Çünkü yapmak istediklerimden fazlasını yapmış durumdayım. Bu beni mutlu etmeye fazlasıyla yetiyor.

Sonra? Sonrası hiç.

Ömer Hayyam’ın dediği gibi:
Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok
Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.

Şimdiye kadar bana ve çalışmalarıma gösterdiğiniz ilgiye teşekkür eder, sevgi ve saygılar sunarım.