Bankaları batırmanın dayanılmaz hafifliği

Atilla Yeşilada – 25.10.2016

Tanrı da bilir ya, çoğu müşterim, ama banka dostu değilim. Banka sırasında beklemektense Sırat Köprüsü’nde otobüs beklemeyi tercih ederim. Cebimi arayıp kredi pazarlamak isteyenlere sinir oluyorum. Şubeden şubeye havale yapıyorsun, komisyon alıyorlar. Bir de şimdi hesap işletim ücreti çıktı, sanki paramı onların bankasına yatırmak için ben yalvarmışım gibi hesabımdan otomatik para kesiyorlar.  Ama zaten dünyanın hiçbir yerinde bankaların seveni olmaz. Adeta DNA’mıza kodlanmıştır; banka = nefret.

Yine de ben yere düşene vurmayı zul addettiğim için son günlerde özellikle artık sizin ve Anneniz’in sitesi olan Paraanaliz’de hararetlenen bir tartışmaya naçizane katkıda bulunmayı kendime görev eyledim. Bankalar çok mu para kazanıyor? Bankalar daha az kazanırsa vatandaş ve işdünyası (reel kesim) rahat nefes alıp, Türkiye daha hızlı büyüyebilir mi?

Öncelikle şunu kaydetmekte fayda var. Ben görev icabı değil, “acaba ne saçmalayacaklar?” diye bütün yatırım bankası raporlarını okumayı hobi bilen bir hasta ruha sahibim. Bunlar eğer Türkiye hakkında olumlu görüş bildirecekse muhakkak şu 3 bahaneye sığınır:

  • Demografik denklemi harkulade (genç nüfus, şehirleşme, vs)
  • Bütçe açığı ve kamu borç/GSYIH çok düşük
  • Bankaları iyi sermayelendirilmiş ve karlı.

Devamı için TIKLAYINIZ!