ABD, Kendisini de Küresel Sistemi de Zora Sokuyor

Mahfi Eğilmez – 01.10.2013

Devletler İntihar Eder mi?

Kişiler intihar edebilir. Eceliyle ölümle kıyaslandığında oran olarak çok az görünse de intiharı seçerek ölen oldukça çok sayıda insan vardır yeryüzünde. Bazen şirketler bile intihar yoluna saparlar. Burada kastettiğim, şirketin iyi yönetilememesi ya da mali çerçevesinde yapılan yanlışlar gibi yönetim hatalarına bağlı bir batış değildir. İyi giden bir şirkette ortakların anlaşamaması sonucu gerekli kararların alınamaması nedeniyle ortaya çıkan bir batışı kastediyorum. Onun için bu durum intihara benzetilebilir. Benzer bir durum çok ender de olsa devletler için de ortaya çıkabilir. Bir devletin yürütmesi gereken işleri yapamayacak duruma kendi organları tarafından getirilmesi bir anlamda intihar gibi kabul edilebilir. Örneğin iktidar partisine çelme takmak amacıyla hükümetin bütçesinin onaylanmaması bu duruma oldukça yakın bir durumu ifade eder.

ABD bütçe sistemi kıta Avrupası ve bizde mevcut olan sistemden biraz farklıdır. ABD’de parlamento bütçenin yapılma aşamasında çok daha fazla işin içindedir. Ayrıca bütçeyi hazırlayan birim olan Yönetim ve Bütçe Ofisi, Hazine (ya da Maliye) Bakanlığı’na değil doğrudan Başkan’a bağlıdır. ABD’de bütçe dönemi yani mali takvim 1 Ekimde başlar. Yani bütçenin 1 Ekim’den önce Kongre’nin onayından geçmesi gerekir. Onaylanmayan bütçe, harcama yetkisinin onaylanmaması anlamına gelir. Dün gece yarısı itibariyle Başkan Obama’nın 2014 bütçesi onaylanmamış bulunuyor. Bütçenin onaylanmaması ABD ekonomisinin, ağır bir trafik kazası geçirdikten sonra toparlanmaya başlayan kişinin çok sayıda uyku hapı alarak intihar girişiminde bulunmasına benziyor. Bu aşamada kimin haklı olduğunun fazlaca bir önemi yok. Obamacare programında muhalefetin dediklerini yapmayan Başkan mı haklıdır yoksa uzun süredir Başkanı uyaran Senato çoğunluğunu elinde tutan Cumhuriyetçiler mi haklıdır şeklindeki sorular bugün itibariyle anlamını yitirmiştir. Bugün önemli olan ABD hükümetinin durmuş olması, devlet ödemelerinin yapılamaz hale gelmiş olmasıdır.

Bu olumsuzluk tarafların karşılıklı tavizlerle ortak bir noktada uzlaşmasıyla kısa sürede çözülebilirse ABD ekonomisine ve küresel sisteme fazla zarar vermeden aşılabilir. Bu sorun kısa sürede aşılamaz ve uzarsa o zaman ABD borsaları değer kaybedecek, dolar düşecek, faizler artacak gibi görünüyor.

Borç Tavanı

Kapıda bir başka sorun daha var. 17 Ekim’de ABD Hazinesi, Kongre’nin onayladığı 16,7 trilyon dolarlık Borç Tavanına ulaşıyor. ABD sistemi gereği Kongre, hükümete bir borç tavanı çizerek borçlanmayı o tavan içinde yapmasına izin ve yetki veriyor. Bu aşamaya geldiğinde Hazine yeni borçlanma yapamıyor. O noktada Kongrenin yeni bir yasal düzenleme yaparak borç tavanını yükseltmesi şartı var. Eğer 17 Ekim tarihine kadar böyle bir artırım yasası çıkmazsa ABD Hazinesi yeni borçlanma yapamayacak demektir. Bütçe olmaması harcama yetkisinin olmaması, borç tavanına ulaşılması ise harcama yetkisi olsa bile onu yapacak borçlanmaya gidilmemesi anlamına geliyor. Yani intiharın sonuçlanması 17 Ekim sonrasında gerçekleşecek. Bir kutu uyku hapı alıp intihara teşebbüs eden kişinin midesi yıkanarak ayağa kaldırıldıktan bir süre sonra yeniden bir avuç uyku ilacı alması gibi bir şey bu.

Devletler intihara teşebbüs eder ama kişiler gibi ölmez ya da şirketler gibi batmazlar. Ama bitkisel hayata girmeleri söz konusu olabilir. 17 Ekim, intihara teşebbüs etmiş olan ABD’nin bitkisel hayata girip girmeyeceğinin test edileceği gün olacak.

Fed Ne Yapacak?

Bu aşamada ABD’nin intihar girişimi küresel sistemi çok fazla etkilemiyor. Normal olarak bu gibi durumlarda hızlı bir tırmanış göstermesi beklenen altın fiyatlarında bile önemli bir değişme olmadı. 17 Ekim’deki borç tavanı meselesi daha ciddi bir mesele. Bütçenin onaylanmaması bu aşamada borç tavanının da artırılmayacağı yolundaki olumsuz beklentileri destekliyor.

Eğer 17 Ekim’e kadar bütçe sorunu çözülemez ve borç tavanı da artırılamazsa yani ABD hükümeti borçlanamaz ve dolayısıyla en zorunlu ödemelerini bile yapamaz hale gelirse Fed’in tahvil alımıyla ilgi olarak ay sonunda alacağı kararın önemi daha da artar. Eğer bu olumsuzlukların üzerine Fed tahvil alımlarını kısarak piyasaya likidite vermeyi azaltırsa bu kez ABD’nin intihar girişimi, küresel sistemi bugünkünden çok daha fazla etkiler.

Eğer ay sonuna kadar bu sorunlar çözülmemiş olursa Fed’in tahvil alımlarını kısma yönünde bir karar alacağını sanmıyorum. Bütçe konusundaki olumsuz gelişmeler ve muhtemelen bunun borç tavanına da sıçrayacak olmasının Fed’i, parasal gevşeme politikasından çıkış stratejisini ertelemeye iteceğini düşünüyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir