Aydın Eroğlu – 01.10.2013
İleri Demokrasi Krizi!
Biz ileri demokrasiye ulaşabilmek için demokrasi paketleri açıyoruz, ama ileri demokrasi diye bilinen ülkeler ise, fazla ileri demokrasinin krizini yaşıyorlar! Bu işin bir kararı yok mu acaba?
ABD’de bütçe krizinde kilitlenen devlet mekanizmasından bahsettiğimi anlamışsınızdır. Uzlaşamayan siyasiler bütçeyi geçiremeyince, devlet kurumları kilitlenmiş durumda. ABD tabiri ile kepenk kapatma noktasına geldiler.
Beyaz Saray kamuya hazırlan öğleden sonra evine git talimatını yollamış durumda. Kamu çalışanları bu kriz çözülene dek, işlerini bırakıp, evlerine gidecekler. Ama sakın memurlar açısından oh ne güzelmiş diye bir anlayışa kapılmayın. Az önce tv.programında bir yatırımcı mesajında böyle bir düşünce vardı. ABD’da memur olmak varmış. Gidip evlerinde yatacaklar, mis gibi tatil deniyordu. Tatil açısından öyle ama, bu tatilin ücretsiz yapıldığını belirtmek isterim!! Kamu personeli evlerine ücretsiz izinli olarak gönderiliyorlar. Şimdi düşündüğünüz zaman, hangi kamu çalışanımız bu durumu ücretsiz olarak yaşamak ister? Eminim ABD’de bu istenmiyordur.
Neyse, sonuçta ABD bu işi artık alışkanlık haline getirmiş durumda. 1976’dan beri sanırım 18’nci kez benzer durum yaşanmış. Sanırım dünkü yazımda bütçe krizi değil, asıl borç tavanı sorunu daha önemli olacaktır demiştim. Öyle düşünmeye devam ediyorum. Bu krizin dünya sermaye piyasalarına yansımasını beklemiyorum. Hatta Avrupa piyasalarında pozitif açılış beklentileri var. Bizim için de benzer pozitif açılışlar görülebilir. Ben 17 Ekim olan borçlanma tavanının artırılmasının son gününü izlenmesi gereken tarih olarak görüyorum. O tarihte bayram tatilinde olacağız. Kriz olsa bile biz dönmeden bitecektir diye düşünüyorum.
Demokrasi Paketi Açıklandı
Dün başbakanımız tarafından demokratikleşme paketi açıklandı. Belirsizliklerle dolu bir paket görüyorum. İlk anda bakınca, seçim sisteminde seçim barajının kaldırılması alternatifi bile var gibi görülüyor. Bu ne demek? Herkesin mecliste temsil edilebilmesi imkanı demek. Ama henüz bu konu tartışma olarak önümüze gelmiş durumda. Mevcut % 10 barajlı sistem, % 5 seçim barajı ile daraltılmış seçim sistemi ve baraj olmayan dar bölge seçim sistemi alternatifleri tartışmaya açılmış durumda. Ama acaba kaç ay tartışılacak ve tartışmadan netice çıkacak mı, çıkmayacak mı? Bir uzlaşma olmazsa mevcut sistem mi devam edecek, yoksa farklı bir sistem ile mi seçimlere gidilecek? Bunun cevabını dünkü pakette görebildiniz mi? Ben göremedim. % 5 civarı bir seçim barajının uygulamaya geçilmesi ya da barajların kaldırılması nihayetinde demokratik bir gelişme olur. Ama uygulamasında sınırlamalar getirerek, düşük oya sahip olanların temsilini iyice güçleştirirse kadük de kalabilir.
Her millet vekili için dar bir bölge seçilerek seçime gidilmesi hali çok sakıncalı ve adaletli temsili engelleyecek bir sistem olur. Mevcut sistemden de kötü bir temsil olur. Bu detaylar netleştirilmelidir. Olumlu ama belirsiz.
Hazine Yardımı
Partilere hazine yardımı siyasi oluşumlar için çok önemlidir. Siyaset ve parti yapılanması çok maliyetli bir iştir. (Bir ara davet üzerine bir partinin ar-ge başkan yardımcısı ve aynı zamanda da İzmir il başkan yardımcılarından biri olarak bir süre siyasetin içinde yer aldım). Topluma hizmet etmenin siyasi yolunun maliyeti yüzünden insanlar bu idealden vaz geçmesinler diye hazine siyasi partilere maddi yardım yapar. Bizde hazine yardımının kriteri Türkiye genelinde yanlış hatırlamıyorsam % 7 oy alabilmiş olmaktı. Bu oranın altında kalanlar hazine yardımı alamıyorlardı. Bu sınır dün açıklanan paketle % 3’e indirilmiş durumda. Doğru ve önemli bir gelişme olarak görüyorum.Olumlu
Teşkilatlanma
Partilerin il ve ilçe teşkilatlanmaları için beldelerde de teşkilatlanması şartı vardı. Ama maddi, ama güney doğu’daki özel durum nedeniyle bazı partiler özellikle güneydoğu illerimizdeki beldelerde teşkilatlanamadıkları için, BDP de bölgenin dışındaki bazı il ve ilçelerin beldelerinde teşkilatlanamadıkları için bu il ve ilçe teşkilatlarını da kuramıyorlardı. Bu zorunluluk kaldırıldı. Beldeler olmadan da il-ilçe teşkilatlanmalarını yapabilecekler. Olumlu.
Kişisel Bilgilere Güvence
Kişisel bilgilerin kullanılmasına yasal güvence geliyor. Artık kişilerin özel bilgileri üçüncü kişilerle paylaşılamayacak. Ulu orta kullanılamayacak. Umarım her ortamda bizleri rahatsız eden pazarlama faaliyetlerini azaltır da ilk etkisini böylece hemen görürüz. Olumlu.
Parti Üyeliği Serbest
Artık rüştünü sağlamış yani 18 yaşını doldurmuş tüm vatandaşlar rahatça parti üyesi olabilecekler. Ancak TSK mensupları, hakim ve savcılar gibi bazı meslek grupları için mevcut yasak sürecek. Olumlu ama kurumlardaki kimlikler ile siyasi kimliklerin ayrı tutulması çok önemli.
Kamuda Türban Serbest
Hakim ve savcılar hariç kamuda türban serbest oldu. Rejim tartışmalarını aşmış, demokrasi ve laiklik tam anlamıyla oturmuş ülkeler ve toplumlar için sorun yaratmayacak demokratik bir gelişme. Ama muhtemelen bizde bazı sıkıntıları yaşanacaktır. Kamuda türbanlı kadınlarımızın da çalışma ve hizmet alma hakkı olduğuna katıldığım gibi, bir süre sonra sadece türbanlıların çalışabilmesi şekline dönüşmemesine çok dikkat edilmelidir diye de uyarıda bulunmak istiyorum.
Ayrıca okullardaki uygulamaları da sıkıntılı olabilir. Başında türbanı var diye hiç kimse eğitim hakkından mahrum bırakılamaz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes eşit haklara sahip olmalıdır. Ama bu hakkın serbestliğinden sonra iş eğitim kurumlarında haremlik-selamlık uygulamalarına dönüşmeye başlarsa bunun laik ve demokratik bir devlet görüntüsüne uygun olmayacağı görüşündeyim. Ayrıca türbanın kişinin kendi iradesine hakim olduğu üniversite döneminden itibaren okullarda serbest olmasını uygun buluyorum. İlk ve orta öğretimde serbestiyi şimdilik erken diye düşünüyorum.
Bence paketin en belirgin değişimi türbanın serbesti kazanması olmuştur. Olumlu-belirsiz-sorunlu
İbadet Hakkının Korunması
Bireysel ibadet hakkına güvence geliyor. Bu hakkı engelleyenlere ağır cezalar getiriliyor. Herkesin kişisel inanışına göre ibadetini yapması serbest olmalıdır. Ama uygulamada belirsizlikler nedeniyle sıkıntılar olacaktır. Mesela okullardaki öğrenciler ve öğretmenler, kurumlarda çalışanlar ben namaza gidiyorum diye dersi ve işi bırakırsa, derse girmez, işini yapmazsa ne olacaktır? Okulların bazı sınıfları, kurumların bazı bölümleri mescide dönüştürülürse ne olacaktır? Buna itiraz edenler ve izin vermeyenler suç mu işlemiş olacaklardır. Ceza mı alacaklardır bu detaylar şimdilik belirsiz. İbadet serbestliğinin sınırları ve detayları çok önemlidir.
Ben ibadetin ilgili okullar hariç eğitim kurumlarına girmesini doğru bulmuyorum. İş yerlerinde ve kurumlarda bazı bölümlerin mescide dönüştürülmesini de uygun bulmuyorum. Bu yapıldığı takdirde din diğer çalışanlar üzerinde bir baskı aracı olmaya başlayabilir. İbadet camiler, resmi ve vakfedilmiş mescitler ile kişiye özel yerlerde ifa edilmelidir. Dinimiz, zorunlu hallerde kaza gibi bir çok kolaylaştırıcı imkanlar yaratmıştır.
Tabii burada sadece İslamiyet ile ilgili güvence yok. Tüm dinler için ibadet hakkı güvenceye alınmıştır. Ama zaten ülkemizde herkesin dini inanışına göre ibadet hakkı varken, bu uygulamaya neden ihtiyaç duyulmuştur? İbadet hakkının güvence altına alınması diye yola çıkarak, farklı düşünenleri cezalandıracak bir sürece geçmeye kalkmak gibi sakıncaları umarım yaşanmaz. Yoksa ciddi sosyal sıkıntılar yaşanır. Sıkıntılı, belirsiz, olumlu.
Eğitimde Farklı Dil ve Lehçe
Özel okullarda farklı dil ve lehçede eğitimin önü açılmıştır. Her türlüsünde Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında bulunan okullarda Türkçe de bilmek esas olmalıdır. Tamamen farklı dil ve lehçelerle eğitim verilmesi demek, Türkiye vatandaşı olduğu halde özel okullarda okuyan çocuklarımızın hiç Türkçe öğrenmemeleri gibi bir sonuç yaratmamalıdır. Olumlu, belirsiz.
Alfabeye Yeni Harfler
Dil bir zenginliktir. Gelişmeye açık olmalıdır. Ben Kürt vatandaşlarımızı da düşünerek bazı harflerin alfabeye dahil edilmesinde bir sorun görmüyorum. Tüm uygulama, karar ve tepkilerde gerçekçi olmak esas olmalıdır! Türkiye’de bir çok konut alanının, alış-veriş merkezinin, ticarethanelerin adının yabancı isimlerle dolu olduğu bir ortamda (ki, ben bunu doğru bulmuyorum) alfabeye girecek bir kaç harften korkmak çok da gerçekçi değildir. Olumlu
Köy ve Şehir İsimlerinin Değişmesi
Köyler 1980 tarihine kadar kullandıkları isimleri yeniden alabilecekler. Şehir isimlerinde ise yasal düzenleme gerekecek. İçinde yaşayanların etnik özelliğine göre isimlerin Türkçe olmamasının benim açımdan hiç bir sakıncası yok. Yaşayanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve bu yerler de Türkiye toprakları olduğu müddetçe bir sorun görmüyorum. Zaten kullanılan ama 12 Eylül darbesi sonrası değişmiş olan isimlerin geri gelmesinde hiç bir sakınca görmüyorum. Olumlu
Azınlık Mülklerinin İadesi
Azınlık dediğimiz kişiler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil midir? Türkiye Cumhuriyetinin yasalarına tabi değil midir? O zaman mülklerine el koymak doğru olabilir mi? Bence iade kararı doğrudur. Ama her türlü mülkün Türkiye Cumhuriyeti’nin bir parçası olduğu bilinmelidir. Olumlu
Yardım ve Bağış Toplama
Bu konuda yaşanan yurt içi ve yurt dışı suistimallere hepimiz şahitiz. Amacı net olan konularda yardım ve bağış yapmak kişisel bir karardır. Engeli doğru değildir. Ama insanları dini ve manevi duygularla istismar ederek, yardım ve bağış toplamak, toplanan kaynakları amaçları dışında kullanmak suç olarak ciddi cezalarla bezenmelidir. Yoksa çok sayıda dolandırıcılık vakasına şahit oluruz. Tabii bir de rejimin ve devletin temellerine aykırı yardım ve bağış toplanması doğal olarak yasak olmalıdır.
Yardım ve bağışların ne maksatla olursa olsun, belirli bir oran ya da tutarı aşan kısmının vergiden düşülmesi yasak olmalıdır. Daha doğru bir ifade ile, vergilendirilmemiş kazanç üzerinden her türlü yardım ve bağışın sınırı olmalıdır. Yoksa devletin yasaları içinde elde edilen ticaretin geliri vergiye dönüşemeden farklı finansal birikimlere dönüşür, sınıf ve zümrelere aktarılır! Ancak vergilendirilmiş kazancın kişiye düşen payı üzerindeki tasarruf hakkı tasarruf sahibinindir. Olumlu
Kurban Derisi Konusu
Türk Silahlı Kuvvetleri bu ülkenin güvenliğini sağlayan kurumdur. Türk Hava Kurumu da bu kurumun bir parçasıdır. Kurban derilerinin bu kurumca toplanmasının ne gibi sakıncası olabilir? Bence bu imtiyaz aynen sürdürülmelidir. Türkiye’nin savunmasını güçlendirecek belirlenmiş projelerin finansmanı için kullanılması takip edilebilir. Meselâ beş yıl için toplanacak kurban derileri milli tank, milli uydu, milli harp sistemleri, milli uçak projelerinin finansmanı için kullanılacak denebilir. Sonraki beş yıl da diğer proje finanse edilir. Ama kişisel bağışlar şimdi olduğu gibi serbest olmalıdır. Olumsuz
Nefret Şuçlarının Cezaları Artıyor
Kişinin rengi, dili, dini, inanışı, kökeni gibi nedenlerle işlenen nefret suçlarının ve ayrımcılığın cezalarının artması doğrudur. Ama uygulaması da doğru olmalıdır! Esas olan üstünlük insan olmaktır. Kimse dini, dili, kökeni, rengi, inanışı vb. sebeplerle bir üstünlüğe sahip olamaz. Olumlu
Andımız Kalkıyor
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve bir Türk olarak ben zamanında yeminini ettiğim andımıza sonuna dek bağlıyım. Kaldırılmasına da içim burkuluyor. Ama Türk’lük ile Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı ayrı tanımlar diye düşünüyorum. Kendini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gören ama Türk görmeyen ve-veya Türk olmayan vatandaşlarımıza da aynı andı yaptırmak doğru mu acaba diye de kendime soruyorum! Zamanında bu ant da geçen Türk’lük birleştirici bir unsur olarak konmuştu. Ama görüldüğü gibi bunu sağlayamadıysak, artık ısrar etmek doğru mudur diye düşünmek lazım.
Ayrıca Türk olmayıp, sonradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kabul eden özü, Alman, Rus, İngiliz, Arap, Yunanlı … olan vatandaşlarımız da var. Bunların Türk okullarında okuyan çocuklarına da aynı andı okutmak ne denli doğrudur bilemiyorum. Sonuçta bu kişiler özde Türk olmuyorlar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oluyorlar.
Ama yine de kişisel olarak ben Türk’üm ve ”Ne mutlu Türk’üm Diyene!” diyorum. Kararsız
İşte dün açıklanan demokrasi paketinin ana hatları hakkındaki ilk düşüncelerim bunlar. Ama bana göre bu paket devamında yapılacak düzenlemelerin bir öncüsü olmaktan ibaret. Zaman içerisinde daha çok düzenlemeler olabilir.
Şimdi bu çerçevede BIST’e nasıl yansır diye düşünürsek, bu sorunun cevabını zaten dünkü ”Stresli Bir Haftaya Başlıyoruz!” başlıklı beklenti yazımda vermiştim. Dünkü yazımın son paragrafını aynen paylaşarak bu yazımı tamamlıyorum. Çünkü zaten söylenmesi gerekeni dün söylemiştim!
Geçen hafta BIST dahil tüm gap’leri kapattık. Pardon sadece belirttiğim tahvil faizi gap’i kalmıştı. Sanırım o da kapanacaktır. Ayrıca bugün yaşanacak olası düşük açılış ile BIST için verdiğim gap seviyelerinden 74.660 boşluğunun da kapandığını görebiliriz. Bu nedenle haftanın devamında kapanan gap’ler sonrası alım yönünde ataklara şahit olabiliriz.
NOT: Dün yukarıda bahsettiğim 74.660 BIST gap’i ile, % 8,65’e denk geldiğini ifade ettiğim tahvil faizi gap’inin de kapanmasıyla 20 Eylül tarihindeki yazılarımda dikkat çektiğim tüm gap’ler kapanmış oldu.
Bu yazı 08:40’ta borsaanalizci.com’da yayınlanmıştır.
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com