31 Mayıs 2013 Gap’i Kapanır Mı?

Aydın Eroğlu – 23.05.2014

Bankaların şu anki grafiklerine bakınca, BIST 80.000 olur mu değil de, BIST 31 Mayıs 2013 tarihli gap boşluğunu kapatır mı diye sormak gerektiğini düşünüyorum! Bu gap’in kapanması için BIST 84.867’yi görmesi yeterli denebilir. Ama asıl gap boşluğunun tam seviyesi 85.990’a denk geliyor. Çünkü 31 Mayıs BIST kapanışı 85.990 iken, 03 Haziran 2013 açılışı 82.218 ile başlamıştı.

Ben hemen görüşümü söyleyeyim;
EVET kapanabilir. Ama öncesinde 80.462’de bulunan bir direncin yukarı kırılması lazım. Ancak bir başka teknik kriter var ki, o daha önemli! O da, endekste 74.973 kırılınca başlayan büyük bir çanak formasyonudur. Eğer BIST bu seviyenin üstünde kalırsa, teknik olarak hareketin devamı, bahsi geçen gap boşluğunu kapattıracak bir teknik görüntü içeriyor. Bu nedenle 74.973 büyük çanak formasyonunu bozmayacak her türlü kâr realizasyonu sadece düzeltme hareketi olarak görürüm. Devamında daha da güçlü bir alımın gelmesini beklerim.

Peki diğer etkenler buna uygun mu?
Şimdiden ekstra nelerle karşılaşacağımızı bilemeyiz. Ama bana göre piyasalar için en önemli risk muhalefetin ortak ve kamuoyu tarafından beğenilecek bir cumhurbaşkanı adayı çıkartıp-çıkartamayacağı olacaktır. Tabii böyle bir adayın çıkmasını sadece piyasaları belirsizlik nedeniyle dalgalandırabilir diye risk olarak görüyorum. Yoksa iyi bir adayın başımın üstünde yeri vardır. Esas olan Türkiye’nin iyi yönetilmesidir. Eğer böyle bir aday çıkarsa, o zaman cumhurbaşkanlığı seçiminin riski nedeniyle dalgalanmalar yaşarız. Piyasa seçim sonucunu görmeyi bekleyebilir. Ancak, farklı farklı adaylarla seçime gidilirse, bu adaylardan birisi ikinci tura kalacak olsa bile, sağ seçmenin de oyunu alabilecek bir aday olmazsa, cumhurbaşkanlığı seçimi sonucu kriz yaratmaz. Adaylar açıklandığı zaman piyasa bu dediğimi dikkate alacak ve ona göre yön baskısı yapacaktır.

Bu riskin dışında, FED’in tahvil alımını sıfırlaması için, bildiğiniz gibi en başından beri ben farklı düşündüğümü hep yazdım. FED bu kararını ABD ekonomisi düze çıkıyor diye uygulamaya geçirdi. Benim için esas olan dolaşımdaki bol likidite değil, ekonomilerin toparlanmasıdır. Bu sürecin ilk ABD’de başlayacağını ve devamında Avrupa’ya yansıyacağını beklediğimi biliyorsunuz. Avrupa ekonomilerine bakınca bu yönde sinyaller ve not artışları gelmeye başlamış durumda. Ekonomik toparlanmaya başlayacak bir Avrupa, ihracatımızın ciddi artmasına neden olacağı için, Türkiye’nin büyümesine pozitif katkı sağlayacaktır. Bu nedenle de, OECD’nin 2014 ve 2015 büyüme tahminlerinin düşük kalacağını ve yukarı revizeler yapılacağını göreceğiz diye düşünüyorum.

Avrupa Merkez Bankası ECB’nin Haziran ya da sonrasında, piyasaya likidite vermeye kalkışması da, Avrupa ekonomisinin toparlanmasını hızlandırıcı etki yaratacak bir gelişme olur. Ama aynı zamanda böyle bir kararın uygulamaya geçilmesi, Türkiye’ye para girişini artırıcı, Türkiye’nin kur ve faizlerini düşürecek bir etkiyi de beraberinde getireceği için, düşecek faizler sayesinde, bankacılık sektörünün ellerindeki devlet kağıtları nedeniyle karları ciddi boyutta artışlar gösterecektir diye düşünüyorum. Ben bankaların 2014 ilk çeyreğinde kar azalması konusunda en kötüye yakın olacaklarını, sonrasında karlarının toparlanmasını beklediğimi hep yazdım. Bu görüşüm nedeniyle de, 02/05/2014 tarihli ”Mayıs’ta Satıp Gidelim Mi?” başlıklı yazımda, Mayıs’ta satıp gitmenin, yukarıda izah etmeye çalıştığım banka karlarının artacağı beklentilerim nedeniyle yanlış olacağı uyarılarını paylaştım. Bu görüşlerimi aynen koruyorum. Şu ana kadar da doğru çıkmasından mutluluk duyuyorum. Eğer ECB başkanı Draghi, piyasaya verdiği likidite sinyalini uygulamaya kalkarsa, bankaların karlarının artacak olmasından ötürü, bu beklenti banka hisselerine çok ciddi alımların gelmesine neden olacaktır. BIST’i en çok etkileyen sektör bankacılık sektörü olduğu için de, bankalar yükselirken BIST düşük kalamaz.

Eğer ABD ve Avrupa ekonomileri düzelmeye devam ederlerse, bize yansıması sadece banka karlarının artması ile sınırlı kalmaz. Dünyanın artacak büyüme talepleri, sanayi şirketlerinin cirolarını, ihracatlarını ve karlarını da artıracaktır. Ki, zaten bunu beklediğimi de yazılarımdan biliyorsunuz.

Gelişmeler dediğim gibi olursa, uluslar arası büyük fonların gelişmekte olan ülke fonları içindeki Türkiye payını arttırdıkları açıklamalarının arka arkaya geldiğini şahit olmayı bekliyorum. Artacak her payın karşılığı da, direkt endeksi etkileyecek hisselere gelecek ek yabancı talepleri olacaktır.

Biz yeter ki, bir birimizin boğazını sıkmayalım. Hiç manası yokken, toplumu germeyelim. Eğer bunu başarırsak, diğer konjonktür gelişmelerinin hepsi bizim işimize yaracaktır. Bu da yukarıda belirttiğim gap boşluğunun kapanmasına fazlası ile yetecektir.

Ben aslında ara ara yazılarımda hep paylaştığım bu düşüncelerimi sizlerle yine paylaşıyorum ya, göreceksiniz uzun süredir bu düşüncelerin aksini savunanların, bir süre sonra benden daha çok benimsediğini ve benden çok daha fazla anlattıklarına şahit olacağız :) Olsun, kim savunursa, ne kadar geç savunursa savunsun, yeter ki doğrular savunulsun. Çünkü hepimiz bu geminin yolcularıyız. Umarım bu görüşlerimde haklı çıkarım.

Ama uyarıyorum, bu bir strateji yazısıdır. Hedeflerinin şartlarını sıraladım. Bu beklentilerimi korurken, düzeltmeler her zaman olur. Yazıyı BIST’in hiç kâr satışı yapmadan devamlı yükseleceği beklentisi ile değil, tam içeriğindeki gelişmelerin sıralamalarını dikkate alarak, düzeltmeleri de kapsayacak şekilde yazılmış bir beklenti yazısı olarak değerlendiriniz diyorum!

Nasıl ama, güzel bir hafta sonu yazısı olmadı mı söyleyin? Hepinize iyi bir hafta sonu diliyorum:)

Saygılarımla

www.aydineroglu.comwww.borsaanalizci.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir