Türkiye Ekonomisi’nin Avrupa Birliği’ne ihtiyacı var. Neden mi?

Utku Altunöz – 25.04.2017

Değerli Para & Borsa takipçileri. Yazımı kaleme aldığım dakikalarda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye’yi siyasi denetim altına alma kararı verdi. Türkiye, 13 yıl sonra yeniden siyasi denetime alındı. AKPM’de onaylanan karar ile, Türkiye ile iş birliğinin sürmesi için bu önerilerin yerine getirilmesi gerektiği vurgulanıyor.AKPM Türkiye raportörleri Estonyalı Marianne Mikko ve Norveçli Ingebjorg Godskesen tarafından hazırlan raporda Türkiye, geçen yılki darbe girişiminden sonra ilan edilen ve üç kez uzatılan olağanüstü hâl (OHAL) bünyesinde alınan kararlar ve uygulamalar eleştiriliyor ve Türkiye’de demokratik kurumların işleyişinin bozulduğu belirtiliyor.

Avrupa’da insan hakları destekleme kuruluşu Avrupa Konseyi’nin yürütme kolu olan AKPM’de 47 ülkeden 324 temsilci bulunuyor. AKPM’nin kuruluş amacı “insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü desteklemek” olarak tanımlanıyor.

Avrupa Birliği Bizim İçin Neden Önemli? İpler Koparsa Ne Olur?

Değerli okurlarım. Türkiye’ye yapılan yatırımların % 64’ü Avrupa Birliği kaynaklıdır. Benzer şekilde Ekonomi Bakanlığı’na veri setine kayıtlı yaklaşık 50 bin yabancı şirketin 23 bini AB merkezli. 2002-2016 Mayıs tarihleri arasındaki doğrudan yatırımların büyüklüğü dikkate alındığında ise AB’nin Türkiye’ye yapılan yatırımlardaki ağırlığının % 91 olduğu ortaya çıkıyor. AB’nin Türkiye’ye ihracatı 2011-2014 yılları arasında ortalama olarak yıllık % 2 artarken, 2015 yılında bu artış hızı % 5,9’a yükseldi. Birlik ülkeleri ile Türkiye arasında ticaret hacmi 2015 yılında 142,6 milyar dolar oldu. İki taraf arasında dış ticaretten kazançlı çıkan ise AB olarak görülüyor. AB’nin Türkiye’ye ticarette verdiği fazla 2015’te 14,6 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Aslına bakılırsa AB ile ilişkilerin başlamasından bu yana gerek politik çevrelerin gerekse akademik çevrelerin dillendirdiği avantajları sadece ekonomik olarak da göremeyiz. Demokratik anlamda askerin politik hayata etkisinin azalmasına katkıda bulunabilecektir. (AKP Hükümeti’nin bu konuda oldukça başarılı olduğunu ve askerin kışlaya çekildiğini söyleyebiliriz). Demokrasinin daha da gelişmesine ilave katkıda bulunacağı da diğer bir avantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekonomik anlamda Avrupa Birliği fonlarından yararlanma,

Türkiye’ye gelecek milyarlarca Avroluk hibelerle Türk ekonomisi yapısal olarak kendini daha da güçlendirebilecek olması, AB’ye üye olmakla birlikte politik anlamda oluşacak istikrar ve güven ortamı, yabancı yatırımcıların gözünde Türkiye’yi daha çekici bir ülke konumuna gelmesi ve turizm için daha çekici ve güvenli bir ülke görünümü kazanması diğer avantajlar olarak düşünülebilir.

Sonuç olarak Avrupa Birliği üyelik müzakereleri kapsamında Türkiye 2004 yılında denetim sürecinden çıkmıştı. 13 yıl sonra Türkiye yeniden siyasi denetim sürecine alındı. Döviz de bu karar sonrası tırmanışa geçti. Dolar 3.59 lirayı aşarak 3.5945 liraya, Euro da 3.91 lirayı aşarak 3.9115 liraya kadar yükseldi. Umarım bundan sonraki ekonomik göstergeler sadece dolar ve Euro ile sınırlı kalır. Bekleyip göreceğiz.

Doç. Dr. Utku Altunöz

E-mail: utkual@hotmail.com

https://twitter.com/utkualtunoz