Pozitif Ayrışmanın Riskleri

Aydın Eroğlu – 12.10.2012

Pozitif ayrışma bu ayrışma sürerken çok keyif veren bir gelişmedir. Ama bu ayrışmanın sonrasında bir takım riskleri de vardır! Öncelikle neden pozitif ayrışma yaşandığı çok önemlidir. Eğer gerçek büyüme, ciro ve kâr artışı beklentileri ile bu ayrışma yaşanıyorsa riski daha azdır. Ancak bizim şuan yaşadığımız gibi, olası büyüme trendinin artışından , ya da ciro ve kâr artışından değil de bunların dışındaki bazı özel durumlardan kaynaklanan bir artış yaşanıyorsa, bu ayrışma ilerisi için bir takım tehlike ve riskler içerir!

Bizim ayrışma nedenimize bakıp, hangisine girdiğini anlamak istersek;

Son gelen Ağustos ayı sanayi büyüme verilerine baktığımızda, büyümede beklentilerin üstünde bir kötü gerileme olduğunu görüyoruz. Bir çok sanayi iş kolunda üretimden satışlara kadar azalışları görmek mümkün. Demek ki bir çok sanayi şirketinde ciddi kâr artışı görmeyebiliriz.

Ama bu durum sanayi ya da banka dışı sektörler için böyle diyerek bir ara bir saptama yapmak doğru olur. Çünkü, yıl başında % 11.90 seviyelerine çıkan tahvil faizlerinin düşmüş olduğu % 7.59 düzeyleri nedeniyle bankaların tahvil kârları gayet iyi. Ayrıca yaşanan büyüme oranlarındaki düşüşler nedeniyle merkez bankası üzerinde faiz indirimi baskısı da artmış durumda. Bu nedenle bir faiz indirimi beklentisi var. Faizler inerse, tahvil faizlerindeki ek düşüşler bankaların kârlarını daha da artıracaktır. Bunun yanında düşen faizler yatırım ve tüketim ile ilgili tüm kredi faizlerini de aşağı çeker. Bu gerçekleşme bu alanlarda bir talep artışı doğurur. Krediye olan talep artışı, bankaların esas faaliyetlerinden kârlarının artmasına ortam sağlar.

Yani, yukarıda büyüme, ciro ve kâr artışı tespitinde banka dışı sektörler için olumsuz bir tabloya dikkat çekerken, bankalar için durumun olumsuz olmadığını, hatta olumlu bile olduğunu belirtmek isterim.

Pozitif ayrışmamızın çok önemli diğer bir sebebi de, not artışı beklentisidir. Türkiye için yatırım yapılabilir seviye notu gelmesi halinde, şimdiye dek Türkiye’ye gelmemiş çok daha büyük emeklilik fonları gibi yabancı fonların Türkiye’ye girmelerinin önü açılmış olur. Not artışının yaşanması halinde, daha düşük faizle borçlanmak imkanı oluşabilir. Bu ihtimal aynı zamanda TCMB’nın faiz indirimine gitmesini kuvvetlendirebilir. Bu ihtimal de ilk anda yine bankalara yarar. Ama not artışı oldu diye ilk kez gelecek olan fonlar, anında girmeye başlamaz. Bunun bir prosedürü vardır. İlgili fon yöneticileri eğer Türkiye’yi cazip görüyorlarsa, bunu tartışır ve ne kadar pay ayırmayı düşünüyorlarsa bunu belirler, sonrasında da hangi alanlarda bu payı kullanacaklarını tespit eder, sonra yatırıma gelirler. Bu yatırımın bir kısmı faizlere, bir kısmı da doğrudan yatırımlara ve bunun yanında sermaye piyasası enstrümanlarına yönelir. Kısacası not artışı nedeniyle Türkiye’ye ilk kez girecek olan fonların girişlerini kimse bugünden yarına beklemesin. Bu daha orta ve uzun vadeli bir gelişme olacaktır. Bugünden yarına gelecek alımlar ise, mevcut yatırımcıların spekülatif hareketleri olacaktır.

Büyük fonların İMKB alımlarında endeks 30 ya da daha dar kıstasları vardır. Bu nedenle endeks içinde ağırlığı yüksek olan hisseler ön planda seçilirler. İMKB’de endeks ağırlığı en yüksek olan sektör bankacılık sektörüdür. Ama maalesef asıl tercih konusu olan bankalarımızın sayısı da 6-7 adet ile sınırlıdır. Bu nedenle gelen talebe göre az olan arzın fiyatları gerektiğinden fazla yükseltme riski göz ardı edilmemelidir!

Öncesinde alıp da banka hisselerini bu seviyelere taşımış olanların, olası bir faiz indirimi ve not artırımı gerçekleşmesi sonrasında ulaşılan bugünkünden daha da yüksek fiyat seviyelerinde satarak düşük kalmış alanlara girme riski büyük olur. Yabancı için düşük kalmış başka alanlar, İMKB’deki diğer sektörler olabileceği gibi, Türkiye dışında düşük kalmış gelişmekte olan ülke borsaları da olabilir. İşte bu nedenle, olması gerekenden fazla pozitif ayrışmalar sonrasında negatif ayrışma risklerinin de olduğunu kimse göz ardı etmesin!

Şahsi fikrim; bazı bankalar için mevcut fiyat seviyelerinin bile olması gerekenden daha yüksek değerlemeler içerdiğidir. Şuan beklentiler nedeniyle alımlar sürüyor, ancak beklentilerin gerçekleşmesi ya da gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması sonrasında ciddi bir negatif ayrışma görebiliriz. Borsa içinde derinliği çok yüksek olan bankacılık sektörünün ulaştığı seviyeleri daha da yukarı çekip realize yapabilecek fonlar, diğer hisselere yönelebilirler. Bu risk gerçekleşirse, realize sonrasında diğer sektör hisseleri canlanırken, banka hisselerinin uzun süre gevşek kaldığına şahit olabiliriz.

Yani pozitif ayrışmada esas olan ayrışmanın bilanço ile ilgili sebebi olmasıdır. Sebep bilanço karlarının artması ile ilgili değil de, sadece hisse taleplerindeki artış ile ilgili ise, bir gün bu talep artışının tam tersine dönme riski olduğunu unutmayınız. Profesyonel borsa yatırımcıları, her ortamda kendilerine bir yatırım alanı bulurlar. Paralarını hisselerin dışına çıkartmadan ülkeler ya da sektörler arasında gezindirirler. Bu nedenle bazen dünya genelindeki ekonomik görünümler kötü diye, bazı daha olumlu verilere sahip ülkeler pozitif ayrışma yaşarlar. Ama dünya ekonomilerinde canlanma başladığında, bu sefer yüksek tuttukları yerlerden çıkıp, daha düşük kalan ülke ya da sektörlere yönelirler. Bu ihtimal öncesinde pozitif ayrışmış olanlar için ciddi riskler içerir. İşte bu nedenle şimdilik alımlar sürdükçe pozisyonlar korunabilir ama, satışlar görüldüğü an, satmayı bilmek lazım.

ABD DOW Endeksi Kritik Teknik Sinyaller Veriyor!

Dow endeksi kritik seviyelerde bulunuyor. Şuan son dönem desteklerinde bulunan DOW’un 13.200 civarı seviyeleri aşağı kırma riski de var. Eğer bu gerçekleşirse ilk anda 600-800 puan arası bir hızlı düşüş görebiliriz. Şimdilik desteğine yakın olduğu için alım gelebilir gözü ile bakalım ama, olur da 13.200 seviyesi aşağı kırılırsa, sert bir realizenin yaşanabileceğini şimdiden bir yerlere not ediniz.

İMKB için not artırımı ve faiz indirimi öncesinde ulaşılabilecek endeks seviyesi, bu beklentiler gerçekleşirse sonrasında da aynı şekilde yükseliş göstermeyecek diye düşünüyorum! Sonrasında bankalardan sanayi sektörüne geçişler başlayacaktır. Ama diğer sektörlerin endeks ağırlığı bankalar kadar olmadığı için, diğer hisselerde bankalardan çok daha fazla artışlar olsa bile,banka hisseleri ağır kalacağı ya da kısmen düşebileceği için endeks yükselişi aynı paralelde yükselmeyebilir.

Saygılarımla

www.aydineroglu.comwww.borsaanalizci.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir