Mart Ayı Enflasyon Raporu / FXTCR – (03.04.2015)

“Gıda” Yine Başrolde

Yurt dışı piyasaların kapalı olduğu haftanın bu son işlem gününde, yurt içinde Türkiye Mart ayı TÜFE verisini takip ettik. Bu sabah saatlerinde TÜİK tarafından yapılan açıklamaya göre:”>TÜFE’de 2015 yılı Mart ayında bir önceki aya göre %1,19, bir önceki yılın Aralık ayına göre %3,03, bir önceki yılın aynı ayına göre %7,61 ve on iki aylık ortalamalara göre %8,70 artış gerçekleşti. Aylık en yüksek artış %2,47 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda oldu. Yıllık en fazla artış %14,12 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda gerçekleşti. ÜFE ise” 2015 yılı Mart ayında bir önceki aya göre %1,05 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %2,60 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %3,41 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %8,03 artış gösterdi.

Piyasanın %0,8’lik beklentisinin oldukça üzerinde gelen Mart ayı TÜFE verimizden çıkarılabilecek önemli notlar şu şekilde:

  • Türkiye’de fiyatları yukarı yönlü destekleyen en önemli kalem olan gıda ve alkolsüz içecekler kaleminin, Mart ayı enflasyon datasında yine başrolde olduğunu görüyoruz. Aylık bazda en yüksek artış, %2,47 ile gıda ve alkolsüz içecekler gurubuna ait. Bu kalemdeki yıllık bazda artış ise %14 olarak gerçekleşmiş durumda. Gıda ve alkolsüz içecekler grubu, tüketici fiyatalarına en fazla etkiyi yapmasının yanı sıra, gelir dağılımı açısından oldukça önemli bir kalem. Alt gelir gruplarının harcama sepetleri içerisinde oldukça fazla bir ağırlığa sahip (%24,25) olan gıda kaleminde gözlemlenen bu “umarsız” artış, hem enflasyonu hem de gelir dağılımını olumsuz etkilemekte.
  • Ulaştırma tarafında ise %0,91’lik bir yükseliş olduğunu görüyoruz. Petrol fiyatlarındaki düşüşün ulaştırma kalemine hızlı bir şekilde yansıdığını gözlemliyoruz. Fakat bu düşüşün temel hizmetlere yansımasının daha gecikmeli olduğunu bu noktada hatırlatmakta fayda var. Her ne kadar %0,91’lik yükseliş diğer kalemlere nazaran daha “makul” görünse de ve Şubat ayındaki %1,77’lik artış sonrasında bir miktar rahatlatıcı olsa da, genel trende baktığımızda petrol fiyatlarındaki düşüşün ulaştırma kaleminde beklendiği kadar büyük bir etki yaratmadığını görüyoruz.
  • Çekirdek enflasyona baktığımızda ise, H endeksinde de I endeksinde de %0,61’lik bir artış olduğunu görüyoruz. Yıllık bazda bakıldığında ise H endeksinde %7,75, I endeksinde ise %7,10’lik bir artış karşımıza çıkıyor. Bu cephede trendin çok fazla değişmediğini söyleyebiliriz.
  • ÜFE cephesinde ise yine kötümser bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu cephede ham petrol ve doğalgaz çıkarımına baktığımızda %41’lik bir artış görülüyor. Kok ve rafine petrol ürünleri kaleminde ise %5,97’lik bir artış var. Dolayısı ile bu noktada önemli bir maliyet unsuru karşımıza çıkıyor…

Kısacası, bu enflasyon verisinde de genel olumsuz tablo bozulmamış durumda. Sonuç itibariyle petrol kaynaklı iyimserliği beklenildiği ölçüde yansıtamamış ve gıda cephesinden bir gol daha yemiş durumdayız. Böylece yıllık bazda %7,55’lerden %7,20’lere inmesi beklenen enflasyon verimiz de %7,61’e yükselmiş oldu. Bu enflasyon datası ile birlikte gelişmekte olan ülke piyasaları arasında ise üçüncü sırada yer alıyoruz. Bu sıralamada Rusya %16,7 ile birinci sıraya yerleşirken, onu %7,7 ile Brezilya takip ediyor…

Bütün bunların yanı sıra, beklentilerin üzerinde gerçekleşen enflasyon verimiz, TCMB’nin önümüzdeki dönemlerde işinin bir miktar daha zorlaştığını gösteriyor. Enflasyonda beklendiği üzere aşağı yönlü bir hareket gözlemlenseydi, TCMB’nin faiz indirmesi için yeni bir manevra alanı doğmuş olacaktı. Ancak enflasyonda gözlemlenen bu yükseliş. Merkez’in elini daha da daraltmış durumda…

Son olarak, enflasyon verisi sonrasında gösterge tahvil faizininin %8,50’lerde %8,77 seviyesine kadar yükseldiğini gözlemlerken, 10 yıllık faize nazaran kısa vadeli tarafın daha fazla satışa maruz kaldığını ve 10 yıllık – 2 yıllık makasının 40 bp’a kadar çıktığını gördük. Kur cephesinde ise veri sonrasında majör bir değişmin yaşanmadığını söyleyebiliriz. BIST100 tarafında ise TÜFE veirsi öncesinde 81,800’ün hemen üzerinde hareket eden endeksin veri sonrasında  yaklaşık %0,30’luk bir kayıp yaşandığına şahit olduk.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir