Küresel rekabette ‘nadir mineraller’in önemi artıyor

Küresel ekonomi-politik sistem açısından etkisini katlayarak artıran 5 temel megatrend ‘hipersonik dijitalleşme’, mobilite ve devrimci yeni nesil’, ‘yeşil ve akıllı dönüşüm’, ‘sürdürülebilir kalkınma ve yükselen yeni orta sınıf’ ve ‘akıllı kentleşmeye dayalı yerel kalkınma’, teknoloji ve inovasyon alanında bilhassa son 100 yıllık dönemde başarılanların ötesinde icatların, yazılım ve donanımların hayatımızın bir parçası olması anlamına geliyor. Ancak, bu 5 temel megatrendi, aynı zamanda 5 önemli küresel ve bölgesel tehditle birlikte yaşıyoruz, içselleştirmeye çalışıyoruz; ‘iklim değişikliği riski’, ‘doğal ve nadir kaynakların adaletsiz dağılımı’, siber güvenlik riski’, ‘küresel ve bölgesel jeopilitik gerginlikler’, ‘küresel ticaret ve tedarik sisteminin politikleştirilmesi’.

Söz konusu 5 megatrendi ve bu megatrendlerin küresel ölçekte adaptasyonunu, gelişimini tehdit eden 5 önemli riski önümüzdeki yazılarda ele almayı sürdürüceğiz. Bugün ise, OECD çatısı altında çalışmalarını yürüten, enerji alanında dünyanın en saygın kurumları arasında yer alan Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) ilk kez yayınladığı ‘kritik mineraller’ raporundan hareket ile ‘yeşil ve akıllı dönüşüm’ ve bu dönüşümü bir ölçüde tehdit eden ‘doğal ve nadir kaynakların adaletsiz dağılımı’ üzerinde duracağız. Nadir toprak elementleri ve nadir metaller, uygarlık yaşamımız için önemli bir ‘kırılma’ noktası olan ‘hipersonik dijitalleşme’ ile ‘yeşil ve akıllı dönüşüm’ teknolojileri açısından vazgeçilmez bir başlık. Günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan akıllı cihazlar, akıllı elektrikli araçlar, otomobiller, yenilenebilir enerji teknolojileri olarak güneş ve rüzgar enerjisi teknolojileri açısından, inovatif başarıların en kritik sacayağı kritik toprak elementleri ve nadir metaller.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!