Kur korumalı mevduat, dolar ekonomisine bir tür Tobin hamlesi mi?

Sıkı para politikaları, doların değerlenmesi ve azalan risk iştahıyla varlık fiyatlarının değer kaybetmesini beraberinde getiriyor. Artık ucuz paranın sonuna gelindi ve dönüşen ekonomiyle dönüşen bir finans piyasası da var. Hatta bu şahin mesajların dozajı artarsa büyük olasılıkla Fed, enflasyon-istihdam çarpanına bir de finansal denge kotası getirmek zorunda kalacak. Bu ifademe dayanak oluşturmak istersem: S&P 500 endeksinin piyasa değerinin 10 trilyon dolardan fazla kayıpla bu yılın en düşük noktasında neredeyse dörtte bir oranında düşmüş olmasını, tahvil piyasalarının garabetten kıl payı dönüşe geçmesini gösterebilir, hatta kripto para borsası diye bir şey kaldı mı? sorusunu yöneltebilirim.

Dünyanın önemli bir bölümü Fed’in bu sıkılaştırma adımlarına paralel gidiyor ancak açıkça ifade etmek gerekirse günün sonunda kazanan yine dolar olacak ve kendi güvenli limanında demir almaya devam edecektir.

Cari açık sorunu ekonomiyi kırılgan hale sokuyor

Türkiye’nin ise bu süreçte tam tersine işleyen genişlemeci para politikası, hem içeride hem de dışarıda çok fazla eleştiri almaktadır. İster neoklasik iktisat cephesinden, isterse de karşıt taraftan bakılsın Türkiye’de kronikleşmiş bir cari açık sorunu bulunmaktadır. Bu yapısal durum, ülkeyi geçmişte de şimdi de kur başta olmak üzere pek çok ekonomik gösterge açısından kırılgan hale sokmuştur.

Eylül 2021 tarihine kadar uygulanan ağırlıklı para politikasının, geçmişte IMF’in de diktesiyle oluşan yüksek faiz, düşük kur sarmalına dayandığı söylenebilir. Yeni ekonomi modeliyle bu sarmaldan kurtulmak için bir yol arandığı gerçeği ise gözden kaçmamalıdır. Bu argümanla küresel para politikası teamüllerinin dışına çıkılması, makro ihtiyati tedbirler adı altında bir dizi mikro düzenlemenin de servis edilmesini gerektirmiştir.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!

Nazlı Sarp