‘Kalkınma’ artık ‘gelişmişler’in de sorunu

Malum, bilhassa son 30-40 senedir, dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisi için ‘kalkınma’ kavramını kullanmayı geride bırakmıştık. Söz konusu ülkeler, bilhassa son 30 yılda, yaşam standartların geldiği seviye itibariyle, yoksulluğu, açlığı geride bırakmış ülkeler olarak konuşuluyordu. Ancak, 1990’lı yılların sonlarından bu yana, önce ABD’de, ardından İngiltere’de ‘yoksulluk artışı’na dair tartışmaların alevlendiğine şahit olduk. Ardından, 2008 küresel finans krizinin ağır sonuçlarıyla, bilhassa ABD, İngiltere ve Avrupa’da ekonomik dalgalanmadan ciddi etkilenen KOBİ’ler ve orta gelir düzeyine yakın kesimlerde sorunların katlanmaya başladığına şahit olduk.

İki yıllık küresel virüs salgını süreci ve daha etkileri bitmeden üstüne gelen Rusya-Ukrayna Savaşı, gelişmekte olan ülkelerde sebep olduğu ciddi boyutlardaki ekonomik ve sosyal kırılma bir yana, gelişmiş ekonomilerde beklenen bir hayli üzerinde bir sosyo-ekonomik tahribata sebep oldu. Gelinen tablo öyle şaşırtıcı, hatta ürkütücü ki, ‘kalkınma’ kavramını son 30 yılda geride bıraktıkları ifade edilen önde gelen gelişmiş ekonomilerde, söz konusu kavram yeniden önemli bir tartışma alanı oluşturmaya başladı. Bu zorlu tablo ve ‘kalkınma’nın tıkandığına dair endişeler, ülkeler arasında ‘çok taraflılık’ ve ‘küresel dayanışma’ya yönelik şüpheleri de ciddi anlamda artırmış durumda. Bu nedenle, ‘sürdürülebilir kalkınma’ artık gelişmiş, gelişmekte olan, herkesin sorunu.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!