Haftalık Borsa Yorumları – (21-25 Şubat 2022)

Piyasalar jeopolitk gelişmelerin etkisinde.

Rusya-Ukrayna gerginliği gündemdeki yerini koruyor. Son günlerde diplomasinin öne çıkması havayı biraz yumuşatsa da temkinli görünüm devam ediyor. Yatırım araçlarındaki hareketlerin seyrine bakılınca bu aşamada savaş fiyatlaması olduğunu söylemek zor. Daha çok bir gerginlik havası var buna yönelik bir fiyatlama söz konusu. Ama olayın seyrini tahmin etmek bu aşamada zor. Sıcak savaş durumunda piyasa dengeleri değişir, merkez bankalarından gelmesi beklenen faiz artırım kararları muhtemelen ertelenir. Aksi takdirde esas gündem olan Fed ve mart ayından itibaren parasal sıkılaşma beklentisi olacaktır. Piyasaların mart ayından itibaren Fed ile ilgili faiz artırım beklentilerinde henüz bir değişim yok. Faiz artırımı için şartlar tamam gibi. Yüzde 7.5 ile son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşan enflasyon ile iyi durumdaki istihdam verileri vaktin geldiğini gösteriyor. Fed’in bu yıl için 6-7 kez faiz artırımına gidebileceği, varlık alımlarını sonlandırıp bilanço küçültmeye başlayacağı yönündeki beklentiler korunuyor. Bunun da varlık fiyatlarına olası etkileri malum. Borsaları besleyen en önemli kaynak bilindiği üzere merkez bankalarının düşük faiz ve bol likidite politikalarıydı. Bu sadece hisse senetleri değil gayrimenkul dahil varlık fiyatlarına etki eden bir gelişmeydi. Bu politikanın tersi bir sürecin doğal olarak aksi yönde etki etmesi beklenebilir. Ayrıca faiz oranlarındaki yükselişin hisse senetlerine alternatif olması, yine yüksek faizin ekonomiler üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin şirket bilançolarına etkileri önümüzdeki dönem takip edilecek gelişmeler arasında. 2022 yılı için IMF ve bazı önemli yabancı yatırım bankaları küresel ekonomi için büyüme tahminlerini aşağıya çekmişlerdi.

Borsa İstanbul’da 2021 yıl sonu bilançoları yani 4.çeyrek bilançoları gelmeye devam ediyor. Bankalar ve lokomotif şirketlerin bir çoğunun bilançosu iyi. Kâr artışları hatta çok iyi. Ama hisse bazlı fiyatlamalara etkisi oldukça zayıf. Önemli bankaların fiyat kazanç ve piyasa değeri defter değeri oranları piyasa ortalamalarının oldukça altında seyrediyor. Aynı şeyler lokomotif bazı sanayi şirketleri için de geçerli. Hisse fiyatı için en önemli parametrelerden biri bilançodur. Bilançosu iyi gelen şirketlerin ertesi gün Borsa İstanbul’da fiyatının düşmesi, tepki ve biraz da şaşkınlıkla karşılanıyor. Bu durumu talebin zayıflığına bağlamak ilk akla gelen gerekçe. Fiyatın önemli iki ayağından biri arz diğeri taleptir. Talep zayıf olunca hisse olması gereken fiyatına ulaşamıyor. Geçmiş tecrübeler, piyasa şartları olağan seyrine döndüğünde hisse bazlı fiyatlamaların da normalleştiğini gösteriyor. Bu durumu uzun vadeli yatırımcılar dikkate alıyor olsa gerek. Bazıları biraz da haklı olarak şöyle bir noktaya dikkat çekebilir. 2022 yılında ekonomilerde yavaşlama bekleniyorsa bu kârlılık 2022 ve sonraki yıllarda korunabilecek mi? Bunu da zamanla göreceğiz. Borsa İstanbul’da olduğu gibi ABD’de 2021 4. Çeyrek bilançoları yayınlanmaya devam ediyor. Ancak bilanço sonuçlarına ilişkin fiyatlamaların çok daha belirgin olduğu söylenebilir. Yüksek enflasyona karşı korunma aracı olarak geçtiğimiz günlerde hisse senetleri ve temettü gelirleri alternatif olarak öne çıkarılmıştı. Fakat bu ilginin çok fazla sürdürüldüğünü söylemek zor.

TCMB son toplantısında, faiz oranını beklendiği üzere değiştirmedi. Geçtiğimiz toplantılarda mart ayına kadar izlemede kalınacağı ve sonrasında durumun değerlendirileceği açıklanmıştı. Bu nedenle TCMB’nin önümüzdeki aylardan itibaren toplantıları daha yakından izlenecektir. Ayrıca öngörülerde bir değişiklik olmazsa Fed de mart ayından itibaren faiz artırımına başlayacağı için içerideki para politikasına etkileri önemli olabilir. Avrupa Merkez Bankası hatırlanacağı üzere Fed’in son toplantısının ardından yapılan “şahin” açıklamalara bağlı olarak söylem değişikliğine gitmişti. TCMB için Fed kaynaklı açıklamalar referans alınıp henüz bir karar değişimi söz konusu olmadı.

Yurtiçi yerleşiklerin bankalardaki döviz mevduatındaki gerileme 11 Şubat ile biten hafta da devam etti ve 223 milyar dolara çekildi. Yılbaşında 237 milyar dolardı. Kur garantili mevduatın bu görünümdeki etkisi önemli. Teşvik ve vergi istisnalarının etkisiyle şirketlerin döviz mevduatındaki geri çekilme daha hızlı. 114 milyar dolar olan TCMB brüt rezervlerinde artış eğilimi sürüyor. Yurtdışı yerleşiklerin hisse senetlerindeki satışları ise aralıksız devam ediyor. 11 Şubat haftasında yabancılar 24.5 milyon dolar satış yaptılar. Yabancıların elindeki hisse senetlerinin tutarı 18.9 milyar dolara kadar gerilerken takastaki yabancı payı yüzde 40’ın altında kalmaya devam etti. Borsa İstanbul’da fiyatlamaların olağan seyrine ulaşması için yabancı yatırımcıların geri dönmesi oldukça önemli. Bu arada geçen hafta açıklanan ocak ayına ait konut satışları TUİK verilerine göre 88.306 olarak açıklandı. 2021 yılı aralık ayında 226,503 adet idi. Konut satışlarındaki düşüş, genelde ocak aylarında görülen düşüşün etkisi mi? Yoksa sektör içinden yapılan talepteki zayıflamaya ilişkin açıklamaların sonucu mu? Bunu cevabı şubat ve sonraki aylarda açıklanacak veriler ile netleşecek bir durum. Ancak enflasyonun oldukça altında kalan faiz oranı (eksi faiz) ile birlikte enflasyona karşı korunma ve biraz da son dönemde konutun güvenli liman özelliğinin öne çıkmasının satış miktarlarına ve fiyatlara etkisi bu aşamada korunuyor.

Piyasaların bir süre daha Rusya-Ukrayna gerginliğinin gölgesinde kalması ve dalgalı seyrini sürdürmesi beklenebilir. Bu çerçevede hisse bazlı hareketlilik ve bilanço sonuçları yakından izlenecektir.