Fiyat, Ücret, Faiz ve Kur Nasıl Belirleniyor?

Mahfi Eğilmez – 27.03.2013

Çoğu insan için fiyat ve ücretlerin değilse bile faiz ve kurun belirlenmesi çözülmemiş bir sorun olarak durur. Piyasa mekanizması gizemli bir mekanizma olarak görünür. Oysa işin temeli çok basittir. Emeği, dövizi ve parayı birer mal, bunlardan bir birim almak için ödenecek karşılığı da (ücret, kur, faiz) o malın bedeli (fiyat ile aynı kavram) olarak kabul ettiğimiz anda çözüme ulaşırız.

Mal piyasasında denge

Arz, malın piyasada belirli bir fiyattan satılmak için sunulan miktarı, talep ise o maldan o fiyattan satın alınmak istenen miktarı gösterir. Malın fiyatı arttığında o maldan satılmak istenen miktar (arz) artar, satın alınmak istenen miktar (talep) düşer, tersine olur da malın fiyatı düşerse bu kez satılmak istenen miktar (arz) düşer, satın alınmak istenen miktar (talep) artar. Hiç kuşkusuz bu anlatılanlar normal mallar için geçerli bir durumdur. Bazı mallar ve bazı özel koşullarda terslikler olabilir.

Normal koşullarda bir malın fiyatı arz ve talebin kesiştiği yerde oluşur. Arz eğrisini fiyat arttıkça satışa sunulan miktar artacağı için soldan sağa yükselen bir eğri, talep eğrisini fiyat düştükçe satın alınmak istenen miktar artacağı için soldan sağa doğru alçalan bir eğri olarak çizebiliriz.

fiyat-grafigi

Bu şekilde söz konusu malın dengesi X noktasında oluşur. Bu noktada söz konusu maldan f fiyatı üzerinden m miktarı kadar alış veriş yapılmıştır.

Piyasaya karışım olmadığı takdirde normal mallar için fiyat ve miktar ve dolaysıyla arz ve talep böyle belirlenir. Diyelim ki burada konu olan mal ekmek olsun ve belediye ekmeğe 1 TL’lik bir üst limit (narh) koymuş olsun. Bu durumda arz eğrisi yatay eksene paralel hal alacağı için talep edilen miktar ne kadar artarsa artsın fiyat değişmez. Böylece piyasa koşulları serbest piyasa koşulu olmaktan çıkar ve müdahaleli piyasa koşullarına dönüşür. Bir başka konu fiyatın düşmesini engellemek için aracıların yaptıkları bazı işlemlerdir. Domatesin fiyatı düşmesin diye denize döküldüğünü ya da bir yerlerde çürümeye terk edildiğini basında sık sık okuruz. Bu gibi eylemler piyasada fiyatın serbestçe oluşmasını engelleyen eylemlerdir.

Bu örneklere karşın belli bazı mallar ve belli bazı uygulamalar dışarıda tutulursa genel olarak mal piyasasında fiyatların serbestçe oluşmaya en yakın ortamı bulduğunu söylememiz mümkündür.

Emek piyasasında denge

Emek piyasası, mal piyasasından farklı koşullara sahiptir. Koşullar yukarıdaki gibi serbest piyasa koşulları olsa o zaman emeğin fiyatı olan ücret de arz ve talep koşullarına göre belirlenir ve yukarıdaki şekil geçerli olurdu. Yani yukarıdaki şekilde dikey eksene fiyat yerine ücreti koyduğumuzda emek piyasasında dengenin oluşumunu göstermiş oluruz. Ücret arttıkça çalışma yaşamına sunulan emek miktarı artar, ücret düştükçe ise bu miktar azalır.

Ne var ki emek piyasasında koşullar burada anlattığımız serbest piyasa koşullarından farklıdır. Arz ne kadar artarsa artsın ücretin düşebileceği bir düzey vardır: Asgari ücret. Asgari ücret yasalarla belirlenmiş olduğu için emek arzındaki artış ücretlerin bu düzeyin altına düşmesine izin vermez. Bir başka konu sendikalardır. Ücretlerin belirlenmesi yine yasalar gereği toplu sözleşme pazarlıklarıyla belirlendiği için serbest piyasa koşulları burada tam olarak egemen olamaz.

Emek piyasasında ücretlerin oluşumunun, mal piyasasında fiyat oluşumuna göre daha katı olduğunu söylemek mümkündür.

Para piyasasında denge

Para piyasasında dengeyi sağlayan iki unsurdan birisi arz ve talep edilen paranın miktarı, diğeri de fiyattır. Bu piyasada fiyat faiz adını alır. Yukarıdaki şekilde dikey eksende fiyat yerine faizi koyduğumuzda bu piyasada denge oluşumunu ifade etmiş oluruz. Faiz düzeyi bize o faizden ne kadar borç para verileceğini ve borç para alınacağını gösterir. Faiz arttıkça borç vermek istenen miktar artar, faiz düştükçe borç alınmak istenen miktar artar. Bunların kesişme noktasında ise denge miktar ve faiz oluşur.

Buraya kadar sözünü ettiğimiz dengeler eğer bu piyasada serbestlik koşulları bulunsaydı geçerli olurdu. Ne var ki para piyasasında serbestlik koşulları tam anlamıyla geçerli değildir. Örneğin merkez bankalarının fiyat istikrarını ya da başka amaçları sağlamak amacıyla yaptıkları karışımlar faizlerin serbestçe belirlenmesine engel olur. Merkez bankaları, para piyasasının en önemli kurumları olan bankaların uygulayacağı mevduat ve kredi faizini etkileyebilmek için onlara yönelik fonlama ve borçlanma faizlerini değiştirerek piyasada oluşacak faizi etkilerler. Örneğin TCMB, gecelik borç verme faizini % 8,75’den 8,50’ye indirdiği zaman bankalar daha ucuza borçlanabilme imkanına kavuşacağı için belirli bir sürede önce mevduat ardından da kredi faizlerini düşürürler. Böylece TCMB, para piyasasındaki koşulları etkileyerek faizleri yönlendirmiş olur.

Para piyasasında faizin oluşumu, merkez bankalarının müdahaleleri dikkate alındığında mal piyasasında fiyatın oluşumuna göre daha katıdır.

Döviz piyasasında denge

Döviz de bir mal olarak görülebilir. Bu durumda yukarıdaki şekilde dikey eksene fiyat yerine kuru (yani 1 USD’nin TL olarak değeri) koyarsak çeşitli kur değerlerinden arz ve talep edilen döviz miktarlarını da yatay eksende görebiliriz. Eğer kur, piyasada serbestçe belirleniyorsa o zaman alış ve satışı dengeleyecek kur arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktada oluşur. Bu noktada f kuru düzeyinde m miktarı kadar döviz alınıp satılmış olur.

Döviz piyasasında da emek ve para piyasalarında olduğu gibi tam olarak serbestlik söz konusu değildir. Adı dalgalı kur rejimi olsa da uygulanan yöntem “müdahaleli dalgalı döviz kuru” yöntemidir. TCMB, son dönemde Reel Efektif Kur endeksine (REK) bakarak TL’nin dövizler karşısında serbest piyasada oluşan kuruna dolaylı yoldan müdahale etmektedir. TCMB uygulaması açısından, Türkiye’nin dışticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre TL’nin ağırlıklı ortalama değerine nominal efektif döviz kuru (NEK), NEK’deki nispi fiyat etkilerinin arındırılmasıyla oluşturulan ortalamaya da reel efektif döviz kuru (REK) adı veriliyor. TÜFE bazlı REK hesaplaması Türkiye’deki fiyat düzeyinin dışticaret yapılan 36 ülkenin fiyat düzeylerine oranının ağırlıklı ortalaması alınarak yapılıyor. Burada ülkelere verilen ağırlıklar ülkelerin Türkiye ile olan dışticaret ağırlığına göre hesaplanıyor. TCMB, REK’in 120 dolayında olmasını kolluyor. Örneğin REK bir ay 120’nin üzerine çıkmışsa bu TL’nin aşırı değerlendiğini gösteriyor ve TCMB dolaylı yoldan müdahale ediyor. TCMB’nin bu müdahalelerden amacı kuru oynaklıktan kurtarmak.

TCMB, kuru yönlendirmeyi iki yöntemi de kullanarak yapıyor: (1) Dolaysız müdahale (piyasada doğrudan ya da ihale yoluyla döviz alım satımı yaparak kuru etkileyerek), (2) Dolaylı müdahale (faizleri etkileyerek, zorunlu karşılıkları değiştirerek.) Son dönemde TCMB, kuru yönlendirmeyi ikinci yöntemle yapmayı tercih ediyor ve dolaysız müdahaleleri fazla kullanmıyor.

Döviz piyasasındaki kur oluşumu bütün önceki piyasalara göre çok daha fazla müdahaleye ve yönlendirmeye açık bulunuyor.

Değerlendirme notu

Amaç ne olursa olsun fiyat, ücret, faiz ya da kurun piyasada serbestçe oluşumuna yapılan müdahale bu denge unsurlarının piyasada serbestçe belirlenmesini engellemiş oluyor. O nedenle de bugün hiçbir piyasada müdahalesiz fiyat ya da miktar belirlenmesi koşulları geçerli bulunmuyor.

Açıklama notu:

Bu yazıda amacım eksik rekabet koşullarını ve buna göre oluşmuş piyasaları (monopol, duopol, oligopol vb) ele almak değil, serbest rekabet koşulları altında ortaya çıkan müdahalelerin yarattığı etkileri değerlendirmekti. Eksik rekabet koşullarını ve ona göre oluşmuş piyasa çeşitlerini ele alıp tartışmak bu blogun boyutunu aşar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir