Finans Sektörünün Yeni Gözdesi: Blockchain

Son 20 yıldır internetin iş dünyasının bir çok alanına ve toplum organizasyonlarına devrimsel nitelikte buluşlar sağladı.

Bu buluşlar hayatımızı kolaylaştırmakla birlikte yaşamın daha üretken ve canlı kıldı ancak insanların ve kurumların birbirleri ile yaptığı işlem yönetimi hiç değişmedi. Blockchain ise gelişimi ile beraber önümüzdeki yıllarda bu alana açıklık ve verimlilik getirebilecek kapasitede.

Blockchain tam olarak nedir?

Blockchain’i (blokzincirini) kısaca şifrelenmiş işlem takibi sağlayan bir dağıtık veri tabanı olarak tanımlayabiliriz. Adından da anlaşılacağı gibi zincirleme bir modelle inşa edilen, takip edilebilen ama kırılamayan Blokzinciri teknolojisi, bir merkeze bağlı olmaksızın işlem yapmaya izin verebilmektedir. Böylece dijital para transferi (Bitcoin vb.) işlemler direkt olarak alıcı ile satıcı arasında ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebilmektedir.

Aracıları ortadan kaldırdığı için mevcut sistemlere muhalif olduğu doğru. Ancak günümüzde bankaların da dahil olduğu farklı oyuncular e-ticaret, dosya paylaşımı ve haberleşme gibi işlemler için Blockchain’i keşfetmeye ve kullanmaya başlıyor.

Bankalar ve Blockchain’in geleceği Blockchain’in interneti temelden değiştirebileceğini (Bkz: Kim Dotcom), dijital bir kimlik olarak kullanılabileceğini düşünenler mevcut. Edurne ve Mayel ise 1 Aralık’ta evliliklerini bir devlet kurumunun onayıyla değil Blockchain üzerinden gerçekleştirerek bir ilke imza attı bile. Günümüzde finansal teknoloji girişimleri tarafından gelirleri tehdit altında olan geleneksel bankacılık sistemi ise Blockchain’den faydalanma yoluna girmiş durumda. 2022 itibarıyla bankaların Blockchain’i kullanması durumunda masraflarını 15-20 milyar dolar azaltabileceği öngörülüyor.

Peki nasıl çalışıyor bu yapı:

Elimizde içerisinde verilerin olduğu bir blok düşünelim. Bu bizim silsilemizin ilk bloğu olsun. Bunu içerisinde herhangi bir metin olan bir Word dosyası gibi düşünebilirsiniz.

Bu bloğa bir adres veriliyor. İlk blok olduğu için bloğumuzun adresi kolay olsun diye 6 adet sıfırdan oluşsun: 000000. Buna blok’un hash adresi deniyor.

Hash değeri belirlenen blok artık işleme kapanmış oluyor ve zincirimizin ilk halkasını oluşturuyor. Daha sonra blockchain network’üne dahil olan kullanıcılar, sisteme daha fazla bilgi aktarma ihtiyacı duyuyorlar. Bu da yeni bir bloğun oluşturulmasını sağlıyor.

Burada en önem gerektiren yer, Blok 2’nin hash değeri. Henüz boş çünkü, bir başka kullanıcı tarafından hesaplanması gerekiyor. Burada da Blockchain bilgilerimize bir yenisi ekleniyor: Madencilik, orjinal ismi ile Mining. Blokların içerisine yazılan bilgilerin, bir miner tarafından, hash değeri bulunuyor. Blok 2 içerisindeki bilgiler ve Blok 1’in hash değeri birleştirilerek yeni bir hash değeri oluşturuluyor.

2’nci bloğumuzun hash bilgisi, içerisindeki veri ve önceki bloğun hash değeri birleştirilerek, bir madenci tarafından bulundu: abcdef. Bu hash değeri bir miner tarafından bulunduktan sonra Blockchain veritabanına yazılıyor ve ağa bağlı tüm bilgisayarlarda güncelleniyor.

Blockchain sisteminde bir kullanıcıların verilerini zincir içerisine sürekli ekleme ihtiyacı olmalı. Örneğin Bitcoin’i ele alırsak, bir dijital para birimi olarak hesaplar arasında para transferi olacaktır. X kullanıcısı herhangi bir neden ile Y kullanıcısına bir miktar para transferi (Bitcoin) yapacak. Bu bilgi bir sonraki bloğun içeriğini oluşturacak. Dünya üzerinde sürekli para transferi gerçekleşeceğinden ötürü, her saniye yeni bir blok ihtiyacı olacaktır. Bu bloklara yazılan verilerin doğrulanıp, hash değerini bulmayı sağlayan madenciler (miner) olacaktır.

Sonuç olarak; Blockchain, içerisinde veri yer alan blokların, zincir şeklinde birbirine bağlı olduğu bir veritabanıdır. Bu bloklardan biri değiştiğinde, sonra gelen her bloğun değişmesi gerekecektir. Bu veritabanı merkezi bir noktada değil, kullanıcıların bilgisayarında yer almaktadır. Dolayısı ile blokların içerisine yazılan bilgi, değiştirilemeyecektir!

Bu bilgiler ışığında görüyoruz ki Blockchain finans dünyasındaki oyuncuların da dikkatini çekmiştir. Avrupa Merkez Bankası (ECB) araştırmacıları, bununla ilgili yeni bir araştırma raporu yayınladı. 134 sayfalık rapor, dağıtımlı defter teknolojisinin (DLT) işlemler sonrası ödeme sistemlerinin uyumluluğuna etkisini inceliyor.

Rapor, Blockchain teknolojisinin menkul değer ödemeleri süreci ile alâkalı hizmetlere etkisi hakkında. Raporda bunun yanı sıra teminat yönetimi, varlık hizmeti ve veri raporlama gibi konulara da değiniliyor. Raporu hazırlayan araştırmacılar, piyasada eski yazılımlarla dağıtımlı defterlerin bir arada çalışabilmesinin önemine vurgu yapıyor. Raporda bununla ilgili şu ifadelere rastlıyoruz:

Şayet DLT’li ve DLT’siz (eski) sistemler bir arada varlığını sürdürecekse, bu sistemlerin birlikte çalışabileceği ortamın sağlanması gerekiyor. Bu amaç doğrultusunda bir katılımcının hem DLT’li hem de DLT’siz hesaba sahip olduğu, sistemlere mahsus eşleşme alanları oluşturmak gerekebilir.

Eski ve yeni sistemlerin birlikte çalışabilirliğine yönelik düşünce, ilk olarak Nisan ayında Bank of England tarafından dile getirilmişti. Banka, blockchain teknolojisini bir sonraki Eş Zamanlı Götürü Hesabı (RTGS) sisteminin altyapısında kullanamayacağını açıklasa da yapacağı sonraki geliştirmelerde sistemine uyumlu hâle getirmeye çalışacağını vurgulamıştı.

Sistemlerin birlikte çalışmasının önemine yapılan vurgunun dışında rapor, smart contracts’lara da değiniyor. Raporda; oluşturulan şartlara bağlı olarak kendi kendine çalışan blockchain kodları olarak özetleyebileceğimiz smart contract’lerin daha yaygın bir şekilde kullanılması hâlinde ISO 20022 gibi finansal veri standartlarının belirli (smart contract) özelliklerine göre değiştirilebileceği (entegre edilebileceği) ifade ediliyor. Eylül ayında Bank of England ile Avrupa Merkez Bankası ortaklığında yayınlanan açıklamada iki bankanın en azından bir süre daha blockchain’i kullanmaya devam edeceği belirtiliyordu. Raporun o açıklamadan kısa süre sonra yayınlanması ise oldukça dikkat çekici. Gelişmeler bize gösteriyor ki, dünyada bitcoin ve blockchain’in ayrı kavramlar olduğuna dair bilinçlilik giderek artıyor ve blockchain’in faydaları yavaş yavaş fark ediliyor.

Teknoloji devi IBM, finans sektöründe Avrupa’nın en büyük yedi bankasıyla birlikte blockchain ağını inşa ediyor. Dijital teknolojinin sunduğu tüm olanakları müşterileri için fırsata dönüştürmeye odaklanan Deutsche Bank, HSBC, KBC, Natixis, Rabobank, Societe Generale ve Unicredit gibi finans kuruluşları konsorsiyumun bir parçası olarak yer alıyor.

Bunun dışında dünyada birçok banka da çok farklı işlemler için blockchain teknolojisini deniyor. Bunlar arasında ilk akla gelenler ABD’li finans devi Wells Fargo ile Avustralyalı Commonwealth Bank of Australia. Her iki banka da geçtiğimiz yıl ABD’den Çin’e pamuk sevkiyatı yapmak için blockchain’i kullandı. Bazı finans kuruluşları da dijital teknolojinin sunduğu tüm olanakları müşterileri için fırsata dönüştürmeye odaklanıyor.

Dijital teknolojileri rekabet avantajı sağlayan ve inovasyona imkân veren teknolojiler olarak gören (sosyal, mobil, analitik, bulut ve kognitif teknolojiler gibi) şirketlerin, “blockchain”i gözden kaçırmaması gerekmektedir. Bu teknolojinin kayda değer ticari uygulamalarının yerleşmesini görmemiz belki bir yıl veya daha fazla sürebilir. Fakat büyük ihtimalle zaman içinde birçok endüstride “blockchain”in etkisi derinden hissedilecektir.

Alper KURAY