Enflasyon nedir? Nasıl hesaplanır? Nasıl yorumlanır?

Enflasyon nedir?

Enflasyon, genel fiyat düzeyinin devamlı artması ve para değerinin düşmesidir. Toplam mal ve hizmet arzının toplam talebi karşılayamaması, enflasyonun en önemli özelliğidir.

Ekonomide söz konusu olan enflasyon tipleri; harcamaların toplam üretim miktarını aşmasıyla oluşan talep enflasyonu ve maliyet şişmelerinin ürün fiyatlarındaki artışına neden olan maliyet enflasyonudur.

Maliyet enflasyonu, vasıtalı vergi yükünün ağırlaşması, devalüasyonlar, faiz hadlerinin yüksekliği ile hammadde ve ara malları fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanabilir.

Ekonomide fiyatların takibi ancak fiyat endeksleri sayesinde mümkün olmaktadır. Türkiye’de iki çeşit fiyat endeksi kullanılmaktadır. Bunlar Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu endeksler, ülke enflasyonu haricinde sektör bazında bilgiler de vermektedir.

TÜFE’yi ve TEFE’yi oluşturan sektörler ve ağırlıkları şu şekildedir:

Gıda, İçki, Tütün: 31.09
Giyim, Ayakkabı: 9.71
Konut, Kira: 25.80
Ev eşyası: 9.35
Sağlık: 2.76
Ulaştırma: 9.30
Eğlence, Kültür: 2.95
Eğitim: 1.59
Otel, Pastane, Lokanta: 3.07
Çeşitli mal ve hizmetler: 4.38

TÜFE, tüketime açık olan mal gruplarının fiyat değişimini ifade eder. TÜFE’de toplamda %56.89’luk paya sahip olan gıda ve kamu sektöründeki küçük artışlar, endekste önemli değişmelere yol açmaktadır. Bu sektörlerden konut sektörü istikrarlı bir yapıya sahipken, gıda sektörü dönemsel farklılıklar gösterebilmektedir.

TEFE’de ise, alt kollar daha az olmasına rağmen bu kolların kamu ve özel sektör fiyat değişimleri incelenmektedir. TEFE’de en çok izlenen rakam, “çekirdek enflasyon”dur. Çekirdek enflasyon, özel imalat sanayi fiyat endeksidir. Yani, imalat sanayi özel kesiminin o ay içinde yaptığı fiyat hareketini gösterir.

Tüketici fiyatlarındaki artış oranı, toplu iş sözleşmelerinde veya memur ve emekli maaşlarının belirlenmesinde pazarlığa baz olarak alınır ve ayrıca gerçek ücretlerin hesaplanmasında da kullanılır.

– Hiperenflasyon: Enflasyonun yılda %1000’i aşan düzeylerde artış göstermesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca, bir yılda fiyatların %5 arttığı bir ülkede, enflasyonun %70-80’lere yükselmesi de bir hiperenflasyon olarak algılanabilir. Hiperenflasyon dönemlerinde; yatırımlar azalır, borsa endeksi düşük seviyelerde kalır, paradan kaçışla beraber reel kıymetler taleplerinde aşırı bir artış görülür ve gelir dağılımındaki dengesizlik had safhalara ulaşır.

– Milli Gelir Deflatörü: En iyi enflasyon ölçüsü olarak kabul edilen milli gelir deflatörü, milli gelir hesabında yer alan tüm mal ve hizmetlerin fiyat artışını içerir. Bu deflatörü bulmak için, GSMH’deki cari artış, sabit fiyatlarla hesaplanan reel artışla karşılaştırılır.

Nasıl hesaplanır?

TÜFE’yi hesaplarken ilk olarak, Türkiye’nin genelini temsil eden bir örnek kitlenin bir yıl içinde hangi mal ve hizmete ne kadar para harcadığı hesaplanır. Ayrıca her mal ve hizmetin toplam içindeki ağırlıkları belirlenir.

Yılın her ayının belirli günlerinde ve belirli alışveriş merkezlerinden alınan mal ve hizmet fiyatlarındaki değişim, belirli ağırlıklara göre ölçülür. Her ayın 25’inden sonraki fiyat artışı bir sonraki ayın enflasyon oranına yansır.

5 ayrı coğrafi bölge ve 16 büyük kent için açıklanan aylık endeks rakamlarında; kentsel yerlerde 347 mal ve hizmetin, kırsal yerlerde ise 280 adet malın fiyatları derlenir.

TEFE ise, tarım, madencilik, imalat sanayi ve enerji sektöründeki 640 ürünün fiyatlarındaki değişimleri inceler.

Nasıl değerlendirilir?

TEFE’nin TÜFE’ye göre daha yüksek olması, maliyet enflasyonunun yaklaşmakta olduğuna dair bir işaret olarak kabul edilmektedir. Faiz, ücret, hammadde ve ara malı fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan bu artış, bir süre sonra da tüketici fiyatlarına yansır.

TÜFE, TEFE’den yüksek olmasının, iç talebin canlılığından kaynaklandığı söylenebilir. Talep enflasyonunun bir belirtisi olarak kabul edilen bu durum, para arzının ve gelirlerin yükselişi ile ortaya çıkar.

Enflasyonist beklentiler, yeni fiyat artışları üretir. Fiyatların sürekli yükseleceği inancı yaygın olduğunda, enflasyonist ortam sonraki dönemlerin fiyat artışlarını doğurur.

Döviz kurlarında ve kredi faiz oranlarında, enflasyon oranının üstünde görülen artışlar yeni fiyat artışlarına neden olabilir.

Emisyon ve para arzında görülen hızlı artış, bütçe açığının yüksekliği; sonraki dönemler için, bir tür enflasyon habercisi olarak kabul edilebilir.

İhracatın artışı, üretim artışı ile paralel gitmiyorsa; iç piyasaya arzedilen mal azalır ve fiyatlar yükselir.

Enflasyon oranının çok üstünde belirlenen ücret artışları ve yüksek faizler de fiyatları hareketlendirir.

Yatırımların duraklaması da sonraki dönemlerde arzdaki artışı önleyeceği için fiyatları yükseltir.

Ekonominin canlı olduğu ve ücretlerin yükseldiği dönemlerde, fiyatlarda hareketlilik gözlenir.

İstikrarsızlık ve belirsizlik dönemlerinde ise; satıcılar, içgüdüsel olarak fiyat artışlarını hızlandırır.

Kuraklık nedeniyle tarımsal üretimin düşmesi veya geri teknoloji nedeniyle maliyetlerin yükselmesi gibi etkenler de, enflasyonu artırıcı niteliğe sahiptirler.

Dünya piyasalarında herhangi bir malın fiyatının yükselişi, bir süre sonra iç piyasalara da yansır.

İç piyasadaki eksik rekabet, fiyat düzeyinin sürekli yüksek kalmasıyla sonuçlanır. Tekelleşme ve fiyat anlaşmaları da enflasyonun en önemli nedenlerindendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir