Draghi Merkez Bankasını Kurtardı

Tonguç Erbaş – 06.06.2014

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) düzenli olarak yayınladığı Finansal İstikrar Raporlarının sonuncusunu geçtiğimiz Mayıs ayında yayınladı. Genel olarak dünyada ve Türkiye’de yaşanan son finansal gelişmeleri ve önümüzde ki dönemle ilgili beklentilerin açıklandığı rapor, yayınlandığı dönem itibari ile gelişmeler ve olasılıklar ile ilgili bizlere önemli bilgiler veriyor. Gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının para politikalarında ki normalleşme süreci sermaye akımları üzerinde etkili olduğu gözlemleniyor. 2013 Kasım raporundan buyana Türkiye ekonomisi dalgalanmalara karşı dayanıklı olduğu vurgusu yapılıyor. Döviz kuru oynaklığı ve sermaye akımlarının yön değiştirmesi Amerika Merkez Bankası (FED) politikalarına bağlanıyor. Özellikle son altı ayda küresel piyasalarda olumlu yönde gelişmelerin sınırlı olduğunu anlıyoruz. Yurtiçi gelişmelere baktığımızda, cari açığın 2014 yılının ilk çeyreğinde artma eğiliminde olduğu fakat uygulanan sıkı para politikası uygulamaları ile ithalat talebinin kısmen azalarak cari açığın dengelenmeye çalışıldığı görülmektedir.

TCMB ulusal ekonomik görünüme ilişkin, faiz oranı ile ilgili kredi/mevduat rasyosunda ki eğilimlerin takip edileceği, FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) politikalarının ön plana çıkacağını değerlendiriliyor. Bu süreçte gelişmekte olan ülkelerin dış finansman risklerinin artabileceği ve 2014’ün ilk çeyreğinde Gelişmekte Olan Ülkelerden (GOU) sermaye çıkışının devam ettiğini belirtiyor. Cari işlemler açığına yönelik alınan tedbirlerin sonuç vermeğe başladığı ve bütçe performansının ve kamu borç stokunun olumlu seyrettiği vurgulanıyor. Hane halkı ile ilgili gelişmelere baktığımızda, bireysel kredilerin son iki çeyrekte yavaşladığı fakat bu yılın ikinci çeyreğinde kredilerdeki yavaşlamanın sınırlı olacağı görüşü korunuyor. Kredi kartı taksitli işlemlerin son beş yıldaki artıştan sonra son dönemde uygulanan politikalardan dolayı gerilediği, bireysel kredilerde yavaşlamanın daha az oranda gerçekleştiği belirtiliyor. Enflasyona yönelik yukarı risklerin hala mevcut olduğu da raporda ayrıca belirtilmiş. Geçtiğimiz yıllarda orantısal olarak artan hane halkı borçluluğu makro-ihtiyadi tedbirlerle azaltılması beklenirken, bireysel kredi kartları harcamaları ve taşıt kredilerinde yavaşlamadan bahsediliyor.

FED tarafından parasal genişlemenin sonlandırılması ardından olası faiz oranlarda ki artışın TCMB tarafından 2015 yılının ikinci çeyreğinde başlamasının beklendiği anlaşılıyor. Bu şartlar altında reel sektörün durumuna bakıldığında, Türk Lirası’nın değer kaybı süresince yükümlülüklerinin arttığını fakat sektörün sermaye yeterliliği yasal rasyonun üzerinde kalacağı tahmin ediliyor. Reel sektörün kredi borçları ve finansal yükümlülükleri 2009 yılından bugüne artarak devam ettiği ve sektörün toplam yükümlülüklerinin yüzde 90’ı banka kredilerinden oluştuğu raporda ayrıca değinilen konuların başında geliyor. Dış borç yenilemede, uzun vadeli kredilere devam edildiği herhangi bir olumsuzluğun gözükmediğini satır aralarında görebiliyoruz. Yine raporda finansal sistemin risk analizinde 2014 yılının ilk yarısında kredi kalitesinde herhangi bir bozulmanın gözükmediğini fakat 2012 yılının son çeyreğinde büyüme oranının arttığı bankacılık sektörünün 2013 ikinci çeyreğinden sonra yaşanan gelişmelerden etkilenerek sektörün büyüme hızının yavaşladığına değiniliyor.

İstikrar raporunda önemli başka detaylı bilgilerde veriyor. Bu yazının yazıldığı sırada Avrupa Merkez Bankası faiz ve parasal genişleme kararlarını açıkladı ve bir basın toplantısı ile piyasaları bilgilendirdi. Gösterge faiz oranlarını yüzde 0,25’den yüzde 0,15 seviyesine, mevduat faiz oranını sıfır seviyesinden eksi yüzde 0,10 seviyesine indirdi. Daha sonra yaptığı açıklamada parasal genişlemenin Eylül ayında başlayacağını, 400 milyar Euro’luk bir limit açıklamasına rağmen olası ihtiyaç durumunda farklı enstrümanların kullanılabileceğini genişlemenin arttırılabileceğini söyledi. Bu haber belki de ekonomik istikrar raporunda belirtilen bütün oranları ve beklentileri değiştirebilir. ECB Başkanı Draghi’nin açıklamaları TCMB’nın elini rahatlatacak gibi gözüküyor. Yurt içinde faiz indiriminin konuşulduğu bu günlerde ülke ihracatının en yüksek oranda gerçekleştirilen bir bölgenin parasal genişlemeye gitmesi TCBM’nın yılsonuna kadar uygulamayı düşündüğü faiz politikalarında mutlaka etkili olacaktır. Özellikle merkez bankasının üzerinde hissettiği siyasi baskıyı azaltacak, olası faiz indiriminin Haziran ayı toplantısında devam ederek Avrupa tarafında yaşanan bu parasal genişlemenin merkez bankasının yardımına yetiştiğini çok rahat ifade edebiliriz.

yazi-garfik

Tonguç Erbaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir