Büyüme, TVF ve ‘etki ajanlığı’

Merak ediyorum, başta sosyal medya, çeşitli dijital, görsel ve yazılı medya kurumlarında ekonomi yorumlarına şahit olduğunuz kimi ekonomistler, ‘haftada’ veya ‘ayda’ yı bir kenara bıraktım; acaba yılda kaç kez reel sektörle, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geliyorlar? ‘Masa başı’ ekonomisti diyeceğim bu kesim, üretim, istihdam, ihracat gibi konularda ‘saha’da ne konuşulduğu hakkında en ufak bir fikri, bir görüş alış verişi dahi olmadan, ekonomi politikalarına yönelik veya açıklanan makro ekonomik verilere yönelik her türlü değerlendirmesini açıklamaktan hiç gocunmayan bir grup.

Ekonominin çarklarının piyasada nasıl döndüğü konusunda en ufak bir bilgi ve istihbarata sahip olmadan, makro ekonomik göstergelere yönelik iddialı yorumlarda bulunabiliyorlar. Bu ekipte iki farklı aktör varlık gösteriyor. Birinci ekip ‘etki ajanları’. Görevi makro ekonomik göstergelere yönelik olarak ekonomi çevrelerinde ve halk nezdinde ‘şüphe uyandırmak’. GSYH, fiyat endeksleri, sektör güven endeksleri, kapasite kullanım oranı, hiç fark etmiyor; tüm bu makro göstergelerle ilgili ‘deforme’ ve ‘dezenforme’ edici bir görev üstlenmiş bir ekipten söz ediyoruz. İkinci ekip ise, ilk ‘organize’ ekibin operasyonuna katılmaya teşne, ‘muhalif’ ekip.

16 Kasım’da, veriden 2 hafta önce, yüzde 5.6-6.1 aralığında bir 3. çeyrek GSYH büyüme oranına ve iyimser senaryoda, yani tarım gibi öncü sektörlerden olumlu üretim verisi gelmesi halinde, yüzde 7.2’ye işaret etmeniz; bunu kabul görmüş matematiksel hesaplamalarla yapmanız bir şey ifade etmiyor. Türkiye’nin ‘üretimi hiç durdurmadan’ pandeminin ilk dalgasını etkin yönetmiş olması, tarımsal üretimin güçlü seyretmesi ; başta tarım ihracatı; temmuz ayından itibaren tüm ihracat kalemlerinde pandemiye rağmen rekor kırılması; üstelik bu verilerin tümünün resmi gümrük ve işlem bilgilerine dayalı olması da bir şey ifade etmiyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!