Borsa İstanbul: 10 bin sınırı kırılırsa

10 bin sınırı kırılırsa 14 bin gündeme gelebilir. 14 bin neden önemli? Çünkü 2007 ‘de ABD krize girerken Türk lirası güçlüydü ve borsa “uçmuştu”. Sonra ABD Lehman Brother krizinden çıkarken, Yunanistan AB’nin parasını gelişme dışında her şeye harcarken Türkiye güçlendi.

ABD krizden çıkar çıkmaz gelişmekte olan ülkelere darbeler, siyasi arap “baharları” düzenledi. Gelişmekte olan ülkelerin gelişme şansı azaldı. Borsa İstanbul 20 senedir dolara meydan okuyamıyor. Kendi yağımızda kavruluyoruz. Ancak 14 bin kırılırsa ve dolar 28 i aşmazsa müthiş olacak inş.

Grafik TradingView’den

BIST endeks Borsa İstanbul 8141 dilencini Smart Money konsept ile kırarsa 8400 sonrasında konuşulan 10.000 seviyesi hızlı bir şekilde gelebilir çünkü bileşik getirinin gücünün farkına vardı birçok yatırımcılar ve halka arsa da 4 tavan gördükten sonra insanlar satmıyor hisse senetlerine sahip çıkıyor.

Bunun dışında hacim osilatörlerinin yerinde olduğunu ve yatay ve yatayın üzerinde seyrettiğini görmekteyiz. RSI olarak ortalama bir görünüm mevcut.

Borsaya giden para artarken yeni halka arzlar yatırımcı sayısını artırırken, nitelikli yatırımcı sayısını azaltıyor. İlerleyen günlerde bir balon oluşabileceği riski konuşuluyor.

Bu önemli unsurların yanı sıra, Tradingview’da hisse senedi tarayıcı tercihlerinizi nasıl kaydedeceğinizi de bilmek istersiniz. Bu, etkili piyasa analizi için tercih ettiğiniz ayarları hızlı bir şekilde erişebilmenizi sağlayarak işlem rutininizi optimize edebilir.

ABD dolarının küresel para piyasalarındaki gücünü değerlendirmek için bugünkü DXY endeksini takip ederek güncel kalın.

Sonuç itibariyle, ABD’nin krizi sosyal adalet için bir nasipti ancak iyi kullanılamadı. Dolarizasyon olmasa sosyal adalet için bir fırsattı ancak geriye tek kalan yoksullaşan ülkeler, çürümüş siyaset ve faizin, çalışmayı geçtiği bir dünya düzeni. Borsa biraz yükselirse dolar yerinde durmuyor. Bu döngü daha çok arge ile Çin gibi herkese kablosuz kulaklık satabilecek bir nitelikli üretim ile kırılabilir.

Okan Özdemir