Borçlanarak Büyümek

Mahfi Eğilmez – 10.01.2013

Türkiye’nin büyüme modelinde 2002 sonrasında yaşanan değişiklik ya tam fark edilmedi ya da yerli yerine oturtulamadı. Oysa bu değişiklik tasarruftan tüketime, kamu kesiminin borçlanmasından hanehalkları dahil özel kesimin borçlanmasına geçiş gibi, bütçe açığı yerine cari açığın konulması gibi bir dizi büyük değişikliği beraberinde getirdi.

Aşağıdaki tablo Türkiye’de hanehalkının finansal yükümlülüklerinin son on yıldaki gelişimini gösteriyor. (Kaynak: BDDK, Finansal Piyasalar Raporu, Eylül 2012, Kalkınma Bakanlığı, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, IMF, WEO Database, 2012. 2012 III.Ç yükümlülükler / GSYH tahmini bana aittir.)

Göstergeler
2003
2008
2011
2012 IIIÇ
Tüketici kredileri (milyar TL)
5,9
85,2
171,6
188,9
Kredi kartı borç artığı (milyar TL)
1,4
14,7
29,6
38,9
Tüketici Fin. Şirketi Kredileri (milyar TL)
0,4
1,6
4,4
5,2
Bireysel Fin. Kiralama Borçları (milyar TL)
1,0
0,6
0,8
Toplam yükümlülük (milyar TL)
7,7
100,9
206,2
233,8
Yükümlülükler / Varlıklar (%)
5,1
29,0
40,1
41,7
Yükümlülükler / GSYH (%)
1,1
10,8
15,9
17,0
Özel Tasarruflar / GSYH (%)
19,6
15,1
11,0
11,7

 

2003 yılında Türkiye’de hanehalklarının yükümlülük düzeyi neredeyse borçsuz denilebilecek bir düzeyde bulunuyor (7,7 milyar TL.) Bu yükümlülükler hanehalklarının sahip oldukları finansal varlıkların (tahvil, bono, mevduat, hisse senedi vb) yüzde 5,1’i, GSYH’nın ise yalnızca yüzde 1,1’ine denk geliyor. 2012 yılının üçüncü çeyreğine gelindiğinde hanehalklarının yükümlülük toplamı 233,8 milyar TL’ye yükselmiş görünüyor. On yıldaki yükümlülük artışı 30 mislinden fazla olmuş.

Gelişmeyi enflasyondan ayrık tutarak görebilmenin en kestirme yolu olan GSYH içindeki paya baktığımızda son on yılda yükümlülük artışının kabaca 15,5 misli olduğunu görüyoruz.

Türkiye’de özel kesim tasarruflarının GSYH’ya oranı 2003’de % 19,6 iken 2008’de 15,1, 2011’de % 11 ve 2012’de % 11,7 olmuş görünüyor. Demek ki Türk toplumu büyük ölçüde tasarruf alışkanlıklarını terk ederek tüketime yönelmiş ve tasarruflarını yemenin yanı sıra ciddi biçimde de borçlanarak tüketim yapmış. Tüketime ne kadar övgü yaparsak yapalım bu kadar övgüyü hak etmiyor.

Bu tablo ile cari açık ve özel kesim borçlanmasını bir araya getirirsek Türkiye’nin son on yıldaki büyüme modeli değişikliği de ortaya çıkmış oluyor. 2002 yılsonunda özel kesimin dış borç stoku 43 milyar dolar iken 2012 yılı üçüncü çeyreğinde 217,2 milyar dolara yükselmiş bulunuyor. 2000’lere gelinceye kadar kamu kesiminin açık vermesi ve borçlanmasına dayanan model ile büyümeye çalışan Türkiye, 2000’lerde özel kesimin açık vermesi ve borçlanmasına dayalı model ile büyümeye yöneldi. Bunun sonucu olarak özel kesimin dış borçlanması, hanehalklarının tüketimi ve borçlanması arttı. Bu gelişmenin sonucunda bir yandan cari açığımız artarken bir yandan da tasarruf oranımız yarı yarıya düştü.

Özetle söylemek gerekirse Türkiye son on yılda birikimlerini harcayarak ve tüketimi artırarak büyüdü. Bu modeli bir on yıl daha götürmek mümkün görünmüyor. O nedenle son dönemde tasarrufları artırma ve cari açığı düşürme önlemleri ön plana çıktı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir