ABD’nin 2. ‘İç Savaş’ı

ABD’nin tarihi adeta ilerleme (progress) ile şiddet (violence) kavramlarından örülmüş, kurgulanmış bir ‘film şeridi’ gibi. Bir ülkenin aynı gün hem ‘özel sektör’ bazlı ilk uzaya astronot gönderme projesini başarıyla tamamlarken, diğer tarafta, bir siyahi Amerikalının polis tarafından ‘vahşi’ce öldürülmesi nedeniyle 25 kentte sokağa çıkma yasağı ilan etmesi ve adeta ‘iç savaş’ görüntüsü vermesi bir tek ABD’de görebileceğimiz bir tablo. 1979’dan bu yana, pek çok silah kullanılarak ABD’de öldürülen çocuk ve yetişkin sayısı 180 bin. Bu rakam, 2. Dünya Savaşı’nda ölen 53 bin, Vİetnam Savaşı’nda 47 bin, Kore Savaşı’nda 34 bin, Irak Savaşı’nda 3 bin 500 asker sayısının kat ve kat üstünde.

ABD bir yol ayrımında. 1925-1945 doğumlu ‘sessiz nesil’ (silent generation), 1946-1964 doğumlu ‘doğurganlık nesli’ (baby boom) ve benim de içinde yer aldığım X nesli açısından, ABD’nin söz konusu ‘tenakuz’ları, ‘iç çatışmalar’ı kabullenilmiş olabilir. Ancak, Y ve Z kuşağı açısından, ABD’nin ‘genetik kodları’na işlemiş ‘önü alınamaz ırkçılık’la, sert bariyerle örülmüş ‘sınıfsal toplum’ anlayışıyla, ısrarla göz ardı edilen ‘yoksulluk’ ve ‘gelir dağılımı adaletsizliği’ ile, ABD’nin dünyaya kendisini ‘özgürlük ve demokrasinin beşiği’ ve ‘fırsatlar ülkesi’ olarak lanse etmesi giderek daha fazla zora giriyor. Başkan Trump, göreve gelirken, ABD’nin ‘toplumsal fay hatları’nın ve ‘sosyo-ekonomik dengesizlik’lerinin daha da derinleşmiş olduğunun farkındaydı.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!