2016 Yılının Belirsizlikleri 2017’ye Devroluyor !!/ Meksa Yatırım – (16.12.2016)

2016 Yılının Belirsizlikleri 2017’ye Devroluyor

2016 yılı arkamızda bırakmaya hazırlanırken belirsizliklerle dolu yeni bir yıla girmenin hazırlıklarını yapıyoruz. Dolayısıyla 2017 yılı için sunulan tahminlerin yıl içerisinde bir hayli revize edileceğini ve şimdiden sunulan tahminlere çok da güvenmemek gerektiğini söylemekte fayda var. Bunun en önem li örneğini ise 2016 yılının genelinde yaşadık. Bunun en önemli nedeni ise piyasa beklentilerinin aksi yönde yaşanan küresel gelişmeler oldu. Brexit – Trump’ın ABD’nin 45. Başkanı olarak seçilmesi – Almanya ve özellikle de İtalya bankacılık sektörüne yönelik endişeler – orta doğu kaynaklı jeopolitik gelişmeler – Suriye’den Avrupa Kıtası’na yaşanan büyük göç dalgası ve getirdiği ekonomik/siyasi sonuçları  – OPEC ve OPEC dışı ülkelerin anlaşmaya varması sonucu yükselişe geçen petrol fiyatları ve FED’in 4 faiz artırımı tahmini olmasına karşılık yılı tek faiz artırımı ile tamamlaması…  Türkiye’de ise iç siyasi gelişmeler – 15 Temmuz askeri kalkışma – kredi derecelendirme kuruluşları nezdinde yatırım yapılabilir notumuzu kaybetmemiz – TL’nin rekor değer kayıplarına maruz kaldığı ve TCMB’nin parasal sadeleşme adı altında faiz indirimlerinin yerini faiz artırımlarına bırakması – terör eylemleri sonucu iç güvenlik endişelerinde ki artış – ekonomik performansın zayıflama göstermesi – Rusya  ve ABD ile Orta Doğu’ya yönelik politik anlaşmazlıklar derken epey bir tatsız gelişme yaşadığımızı belirtelim. Haliyle bu kadar siyah kuğunun ortaya çıkması tahminlerinde tutmasının önünde engel teşkil ediyor. Peki, 2017 yılı için riskler daha mı düşük ? Tabii ki hayır. 2017 yılında da küresel piyasalar sürpriz sayılabilecek gelişmelere gebe. Bu noktada hem yurt içi hem de yurt dışı gelişmeleri değerlendirelim.

2008 küresel krizinden bu yana FED politikalarına yönelik tahmin dilimizden düşmedi. Yeni yılda da bu değişmeyecek fakat FOMC kararlarını tahmin etmeye çalışırken artık ABD siyasetiyle de yakından ilgileneceğiz. Sürpriz bir şekilde Donald Trump’ın ABD’nin 45. Başkanı olması sonrası genişleyici maliye politikalarına yönelik atılacak adımları dikkatle izleyeceğiz. Bilindiği gibi Trump, seçilmesi durumunda vergi indirimleri – alt yapı yatırım harcamalarını artırma ve belirli sektörlere yönelik regülasyonları hafifletme yönünde politikaları devreye alacağını söylemiş ve seçilmesi sonucu bu politikaların devreye gireceğine yönelik hisse senetlerinde pozitif, tahvil fiyatlamalarında ise negatif bir etki oluşmuştu. Bu etkinin hala devam ettiğini görüyoruz. Tabii bu konunun para politikası ile ilişkisi; eğer mali politikalar ile ABD’de büyüme ve bunun sonucu olarak da enflasyonda yükseliş hareketi beklentilerin ötesine geçerse FED’in daha agresif bit tutum sergileme olasılığının görülmesi şeklinde… Zaten 2016 Eylül FOMC toplantısında 2017 yılı için 2 faiz artırımı ön gören üyeler Aralık 2016 toplantısında bu beklentilerini 3 faiz artışı şeklinde yukarı yönde güncellediler.

Akıllara gelen ilk soru FED 2016 yılı için 4 faiz artırımı tahmininde bulunmuş yalnız bir faiz artırımı ile yılı kapatmıştı. 2017 yılı için 3 faiz artırımı beklentilerine daha yumuşak yaklaşabilir miyiz? Öncelikle 2016 yılında ki şartlar ile 2017 yılı şartlarının birbirine çok benzemediğini düşünüyorum. 2016 yılında sıkça konuşulan deflasyon ve resesyon ihtimali artık yerini daha yüksek bir enflasyon beklentisine bırakmış durumda. ABD enflasyon verisi 4 aydır üst üste yükseliyor. Trump’ın maliye politikaları ile enflasyonda yükselişin hız kazanması olası duruyor. Bir diğer nokta ise Çin’de açıklanan ÜFE verisinin ( %3.3 artış ) bir hayli yüksek açıklanması Kürsel enflasyonun dinamosu olduğunu belirtelim. Bu şartlar altında FED’in 3’den fazla faiz artırma ihtimalinin belireceğini ve 2017 yılı genelinde çok fazla konuşulacak olan bu ihtimalin piyasaları bozucu etkisini hissedeceğimiz olasılığını göz ardı etmiyorum.

Avrupa Kıtası’nda ise parasal genişleme devam ediyor. Yalnız Draghi’nin Aralık 2016 tarihli PPK’da varlık alımlarının süresini 9 ay daha uzatmasına karşılık miktarını 80 milyar eurodan 60 milyar euroya düşürmesi tapering olarak algılandı ve Euro Bölgesi tahvil getirilerinde yükseliş hareketini tetikledi. Varlık alımlarının miktarı düşse de bunu tapering olarak değerlendirmek şimdilik zor. Yalnız 2017 yılında ki en önemli belirsizlikler Euro Bölgesi tarafında yaşanacak. Kıtada seçim yılı olması nedeniyle piyasa oynaklığı bir hayli yükselecektir. Özellikle Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Almanya’da genel seçimler kıtada siyasi ve ekonomik yapı adına önemli olacaktır. Özellikle aşırı sağ siyasi görüşte yükseliş yaşanması Avrupa siyasetinin çok daha yakından izlenmesini gerektiriyor.

Petrol fiyatlarına yönelik dalgalanmada bir hayli önemli olacak. Enflasyonun düşük kalmasının nedeni olarak hep olağan şüpheli olarak gösterilen petrol fiyatlarının OPEC ve OPEC dışı ülkeler arasında yaşana anlaşmanın etkisi ile yükseliş hareketi yaşanıyor. 2017 yılının genelinde bu yükselişin devam etmesini bekliyorum. Bu durumda enflasyon üzerinde de pozitif bir görünüm ortaya koyacağı için gelişmiş ülke tahvil getirilerinde toparlanmanın devamını sağlayabilir. Bunun yanında gelirleri petrol ihracatına bağımlı GOÜ ülke piyasalarının pozitif etkilenme ihtimali de bir hayli yüksek olacak. Yalnız Türkiye ekonomisi adına petrolde ki yükseliş olumlu bir görüntü sergilemeyecektir. Gerek enflasyon ve cari açık noktasında negatif etkisi gerekse gelişmiş ülke tahvil getirilerinde yukarı yönde hareketlerin hızlanmasına neden olacağı beklentileri ile yurt içi piyasaları baskı altına alabilen bir fiyatlama oluşabilir.

Yurt içerisinde ise 2016 yılından kalan konular etkisini artırarak devam edebilir. Burada en önemli konu anayasa değişikliği olacak. Partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş yönünde yaz aylarının hemen başında referanduma gidilebileceği açıklamasını  Başbakan tarafından yapılmıştı. Siyasi belirsizlik unsuru olarak ortaya çıkan referandum olasılığı TL ve TL bazlı varlıklar adına olumsuz fiyatlamaları tetikleme ihtimali bulunuyor. Bu ihtimalin 2016 yılı içerisinde gerçekleştiğini görmüştük.

Türkiye adına değerlendirilecek diğer konular ise AB ile olan ilişkiler ve Orta Doğu kaynaklı jeopolitik riskler… Ayrıca negatif ayrışan TL’ye yönelik TCMB’nin tutumu da bir hayli önemli olacak.

Bu noktada USD/TRY bazında 2017 yılı genelinde yukarı yönde hareketlerin devam edeceğini düşünmekteyiz. Bunun iki nedeni bulunuyor:

1.Birinci neden yukarı da da saydığımız gibi küresel piyasalarda yaşanan gelişmelerin etkisi ile GOP’ların baskı altında kalması… Burada enflasyona yönelik tahvil getirileri bir hayli önemli bir etken. Ayrıca ABD dolarının yıl boyunca değerlenmeye devam edeceğini düşünmemiz de yine GOÜ para birimlerinde pozitif bir fiyatlamanın önünde engel teşkil edecek nedenlerden birisi olarak belirlenebilir.

2.İkinci neden ise içsel faktörler olacaktır. Anayasa değişikliğine yönelik yaşanacak süreçte siyasi tansiyonun artması olası duruyor. Bu durumda siyasi arenada belirsizliğin oluşması da TL ve TL bazlı varlıklar üzerinde olumsuz fiyatlamaları meydana getirebilir. Avrupa Kıtası’nda 2017 yılında gerçekleşecek olan seçimlerde aşırı sağın damga vurması Türkiye – AB müzakerelerinin ciddi anlamda yara almasına neden olabilir. Bu tür bir durumda AB ile olan ilişkilerin kopma noktasına gelmesi büyük bir risk teşkil edecektir. Dolayısıyla AB seçimleri yakından rakip edilecektir. Yurt içi piyasaları etkilemesi beklenen bir diğer unsur ise petrol fiyatlarının seyri… Petrolde yaşanan keskin düşüşten pek yararlanamadığı bir gerçek. Fakat petrol fiyatlarında güçlü bir toparlanmadan olumsuz etkilenmeme gibi bir ihtimalimiz çok çok zayıf. Enflasyon – cari açık ve küresel ölçekte enflasyon beklentilerini güçlendirerek gelişmiş ülke tahvil getirilerinde yükseliş oluşturması yurt içi piyasalar adına pozitif bir görüntü sunmayacaktır.

USD/TRY PARİTESİ

Bu noktada 3.7000 seviyesini takip ediyoruz. Bu seviyenin anılması durumunda TL’de şiddetli değer kayıplarının devam etmesi olası duracaktır. TL lehine hareketlerin oluşması içinse 3.4000 desteğinin altında fiyatlamalar görmemiz gerekiyor. Pozitif senaryoda 3.4000 desteğinin altında gerileme 3.3000 seviyesine kadar sürebilir fakat bu yönde gerilemelerin yaşanması alım fırsatı olarak değerlendirilme ihtimalini de kuvvetli tutacaktır.

ONS ALTIN ANALİZİ

2016 yılını sadece %7’ye yakın bir getiri oranı ile kapatma ihtimali bulunuyor. Yani altın yatırımcısı 2016 yılından pek mutlu değil. 20017 yılında ise mutlu olabilir mi? Bu soruyu cevaplamak gerçekten zor. Öncelikle enflasyonist beklentilerin 2017 yılında güçlenmesi tahvil faizleri ve ABD doları nezdinde altın fiyatlarını baskı altına alabilir. Özellikle Trump’ın politik belirsizliği game changer görevi görecek… Yani Trump, genişleyici maliye politikaları ile ekonomik büyümeyi ve enflasyonu yükseltebilir ise yatırımcılar tahvile daha çok getiri isteyecek ve hisse senetlerine yönelecek. Zaten 2016 yılı Trump sayesinde ABD hisse senedi piyasaları açısından epey olumlu geçiyor. Bu noktada ons altının baskı altında kalmaya devam edeceği yorumu yapılabilir. Fakat Trump etkisinin doğuracağı enflasyon beklentileri ons altın üzerinde keskin bir satışı engelleyebilir. Hatta enflasyon beklentilerinin sanılanın aksine 2017 yılı içerisinde ons altın fiyatlarını desteklemesini bekliyorum.

EUR/USD PARİTESİ

ECB ile FED arasındaki politik makasın açılması sonucu paritenin 1.0500 desteğinin altında fiyatlamaya başladığını görüyoruz. 2017 yılı için bu makasında daha fazla açılma riski mevcut. ( Yani FED sıkılaştırıcı politikalara giderken ECB genişleyici politikalarda kalmaya devam edecek ) Özellikle enflasyonist baskısının henüz Euro Bölgesi’nde oluşmaması ECB’nin mevcut politikalarına ters yönde bir adım atmasını gerek yapmıyor. Bu noktada yıl genelinde paritede zayıf bir performans görme olasılığımız güçlü olsa da bu söylediklerimizin bir miktar fiyatlamaların içinde olduğunu da belirtmek gerekiyor. Fakat AB’de ki seçimler yeni fiyatlamaların oluşmasını sağlayabilir. Seçim sonuçlarına göre paritede volatilitenin artma ihtimali de bulunuyor. Çok sorulan soru 1 dolar 1 euro olur mu? Ya da 1 euro 1 doların altına iner mi? Piyasalarda fiyatlamalar için asla olmaz demeyeceksiniz. Bunu geçmiş tecrübelerimiz ile onayladık ( petrol fiyatları gibi ). Fakat bu gelişmelerin olması adına AB siyasetinin aşırı sağ liderlerin eline geçmesi ve AB’nin geleceğine yönelik tehlikenin bir hayli artması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ihtimal olsa da baz senaryomun bu olmadığını da söyleyeyim. 2017 yılı içerisinde ECB’ye yönelik tapering söylentilerinin çok daha fazla konuşulacağı bir ortam oluşabilir. Gerçekleşir mi bilinmez ama bu söylentilerin oluşması bile euroyu destekleyecektir diye düşünmekteyiz.