Yapay Zeka Ekonomiyi Dönüştürüyor: Korku Değil, Fırsat Zamanı

Sanayi devrimlerinde insanlar hep aynı soruyu sormuş: “Makine insanın yerini mi alacak?”
Bugün de aynı soru yapay zeka için sık sık duyar olduk. Ben de bu sebeple bugün yapay zeka üzerine kısaca yazmak istedim.

Öncelikle, tarih bize gösteriyor ki hiçbir teknoloji insan emeğini ortadan kaldırmadı; sadece biçimini değiştirdi.
Yapay zeka da bu zincirin son halkası. Ve yapay zeka için insanla makine arasındaki rol paylaşımını yeniden tanımlıyor diyebiliriz.

McKinsey’nin 2025 projeksiyonuna göre, dünya genelinde mevcut işlerin yüzde 30’u yapay zeka destekli otomasyondan etkilenecek.
Fakat bu aynı zamanda 97 milyon yeni iş fırsatı demek. Yani korkulacak bir işsizlik dalgası yok. Sadece yeniden öğrenme ve beceri kazanma süreci bizi bekliyor.

Rutin İşlerden Akıllı Görevlere

Yapay zeka ilk olarak tekrarlayan, kural tabanlı işleri dönüştürecek gibi görünüyor. Bunlar; veri girişi, temel muhasebe, çağrı merkezi, basit raporlama ve çeviri gibi alanlar.
Ama bu, istihdamın yok olması değil; rollerin yeniden tanımlanması anlamına geliyor.
Her otomasyon süreci, beraberinde denetim, bakım ve etik gözetim gibi yeni iş alanları da yaratıyor.
Yani işler azalmak yerine daha nitelikli hale geliyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 “Geleceğin İşleri” raporuna bir göz atmanızı öneririm. Bu raporda en hızlı büyüyecek meslekler arasında veri bilimcisi, yapay zeka mühendisi, fintech geliştiricisi ve sürdürülebilirlik analisti gibi pozisyonlar sayılıyor.

Buradan da teyit edebileceğimiz üzere istihdamın yönü, artık bilgi ve yorumlama kabiliyetine doğru kayıyor.

Türkiye Ekonomisinde Yeni Büyüme Motoru

Yapay zekanın ekonomik etkisi artık yalnızca tahmin değil, ölçülebilir bir potansiyel olarak karşımızda.
PwC’nin küresel raporunda, 2030’a kadar yapay zekanın dünya ekonomisine 15,7 trilyon dolar ek değer yaratacağı ifade edilmiş durumda.
Türkiye özelinde ise Implement Consulting Group’un 2024 çalışması dikkat çekici bir tablo ortaya koyuyor:
Yapay zeka doğru şekilde benimsenirse, 2035’e kadar ülkenin GSYİH seviyesine yaklaşık yüzde 5 ilave katkı yapabilir.
Bu da bugünün fiyatlarıyla 1,2 ila 1,4 trilyon TL ek ekonomik değer anlamına geliyor.

Ancak bu potansiyelin gerçekleşmesi için üç temel koşulun sağlanması gerekiyor:

1. Yaygın teknoloji kullanımı: Özel sektörün en az yüzde 60’ının yapay zekayı iş süreçlerine entegre etmesi.
2. Eğitim reformu: Veri bilimi, algoritmik düşünme ve etik yapay zeka alanlarında insan kaynağının güçlendirilmesi.
3. Düzenleyici netlik: İnovasyonu teşvik eden ama güvenliği de sağlayan politik çerçeveler.

Bu koşulların yalnızca kısmen karşılandığı senaryolarda katkı oranın yüzde 3 seviyelerine kadar düşebileceği de not edilmiş durumda.
Dolayısıyla “yüzde 5 katkı” en iyimser ama ulaşılabilir bir hedef olarak karşımızda.

Türkiye’nin 2025–2027 dönemini kapsayan son OVP’si de, dijital dönüşüm ve yapay zekayı ekonomik büyümenin ana eksenlerinden biri olarak konumlandırarak bu alandaki kararlılığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla bu kararlılıkla bu hedefe ulaşmak hiç de zor olmayacaktır.

Yatırımcı İçin de Yeni Bir Dönem

Yapay zeka yalnızca üretimi değil, finansal piyasaları da dönüştürüyor.
Dünyada teknoloji endekslerinin son iki yıldaki yükselişinin ana nedeni AI şirketleri oldu.
Nvidia, OpenAI ve benzeri ekosistemlerin yarattığı değer, yatırımcılara yeni bir hikaye alanı sunmaya devam ediyor.
Türkiye’de de savunma teknolojilerinden finans yazılımlarına kadar bu dalga hissedilmeye başladı.
Yakından gözlemliyoruz ki; yapay zeka kullanan şirketler operasyonel verimliliklerini artırıyor ve kar marjlarını yükseltiyor.
Bu fark, doğrudan hisse performanslarına da yansıyor.
Kısacası, yapay zeka hem üretim hem yatırım açısından ekonominin yeni büyüme ekseni haline gelmiş durumda.

Özetle; Yapay zeka bir tehdit değil, doğru yönetilirse büyük bir fırsat dalgası.
Türkiye bu süreci akıllı politikalarla, eğitim ve Ar-Ge yatırımlarıyla yönlendirebilirse, hem üretimde hem sermaye piyasalarında yeni bir büyüme hikayesi yazabilir.
Korkulacak değil; doğru stratejiyle yönetilecek bir dönüşümle karşı karşıyayız.
Makine, insanın yerini almayacak ama insanın ufkunu oldukça genişletecek gibi gözüküyor…

Kaynaklar:

– PwC (2017/2023): “Sizing the Prize” — 2030’a kadar küresel GSYİH’ye 15,7 trilyon $ katkı.
– Implement Consulting Group (2024): “Üretken Yapay Zekânın Türkiye’deki Ekonomik Potansiyeli” — GSYİH seviyesinde ~%5 ek katkı, 1,2–1,4 trilyon TL.
– World Economic Forum (2025): “Future of Jobs 2025” — 92 milyon iş dönüşümü, net +78 milyon yeni istihdam.

@ParaBorsaNet'i X'te Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN X'TE BİZİ TAKİP EDİN!