Varlık fonu ile ilgili akla takılan sorular

Utku Altunöz – 17.02.2017

Değeli takipçileim. Ziraat Bankası, BOTAŞ, TPAO, PTT, Borsa İstanbul Anonim Şirketi, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi, Eti Maden ve Çaykur gibi şirketlerin hisselerinin Türkiye Varlık Fonuna devredilmesiyle ekonomi dünyasında en çok sorulan soru haline gelen NEDİR BU VARLIK FONU sorusunu cevaplamaya çalışacağım.

Özellikle takipçilerimden gelen isteker doğrultusunda konuyu oldukça anlaşılır şekilde anlatmaya çalışacağım. Kıymetli hocamız Mahfi eğilmez varlık fonunu en anlaşılır şekilde Varlık Fonu’nun geliri genellikle bütçe fazlalarından oluşur. Bir ülke eğer bütçe fazlası veriyorsa bu fazlayı 4 şekilde kullanabilir: (1) Harcamalarını artırır. (2) Mevcut vergi yükünü düşürür. (3) Borçlarını erken ödemeye tabi tutabilir. (4) Bir varlık fonu kurarak bütçe fazlalarını buraya aktarır ve bu fonla ulusal ya da yabancı bazı finansal varlıkları satın alıp gelirlerini artırmaya çalışarak gelecek kuşaklara refahı aktarma yoluna gidebilir şeklinde tanımlamaktadır. Büyük ihtimalle akıllara bu tanımdan sonra gelen ilk soru Türkiye’nin bütçe fazlası verip vermemesi şeklindedir diye düşünüyorum. Sorunun cevabını hemen vereyim. 2016’da bütçe açığımız 29,3 milyar TL. Aslına bakarsanız Türkye’de sadece bütçe açığı yok. Bununla birlikte cari açık ta önemli bir sorun ki bizler bu duruma ekonomi biliminde ikiz açık adını vermekteyiz. Burda kafa karıştırıcı bir durumun olduğunu belirtmek istiyorum. Özellikle geçen hafta bir kongre için bulunduğum Oxford Üniversitesindeki hocalara bu konuyu konuşma fırsatı yakaladım. Hocaların bana aktardığı kendi ülkelerindeki varlık fonlarının  yurt dışında yatırım yapmak için varlık fonu kurdulduğu şeklindeydi. Ekonomi dünyasını ikiye bölen bu uygulamada muhalif kesim onun kurulması amacının, Kanal İstanbul, 3. havalimanı gibi mega projelere kredi bulmak, varlıkları satmak olarak açıklarken hükümet ve konuyu destekleyen taraf ise  Varlık Fonu’nun SPK’nın belirlemiş olduğu bağımsız denetim standartlarına uygun olarak denetleneceğini, Fon’un Sayıştay denetimi dışında olmasının denetim sorunları yaratabileceği yönündeki eleştirilerin haksız olduğunu, Varlık Fonu’na devredilen şirketlerin stratejik ve operasyonel faaliyetleri, yönetimleri ve personelle ilgili düzenlemelerinin aynen devam edeceğini dile getirmekteler. Fonu destekleyen çevrelere göre bu uygulama ile ( kaynak t24 )

(a) Türkiye Varlık Fonunun kurulmasıyla büyüme oranında artış sağlanacak.

(b) Sermaye piyasalarında büyüme ve derinleşme hızlanacak.

(c) İslami finansman varlıklarının kullanılması yaygınlaşacak.

(d) Yapılacak yatırımlarla yüzbinlerce kişiye istihdam olanakları sağlanacak.

(e) Savunma, havacılık, yazılım gibi alanlardaki yerli şirketlerin sermaye ve proje bazında desteklenmesiyle küresel oyuncu konumuna geçmeleri sağlanacak.

(f) Otoyollar, Kanal İstanbul, Üçüncü Köprü ve Havalimanı, Nükleer Santral gibi büyük altyapı projelerine kamu kesimi borcu artırılmadan finansman bulunacak.

(g) Katılım finansmanı sektör payı artırılacak.

(h) Arz güvenliğini sağlamak üzere, Türkiye için önem taşıyan petrol, doğalgaz gibi yurtdışındaki stratejik sektörlere bürokratik kısıtlamalara bağlı olmadan doğrudan yatırım yapılabilmesi gerçekleştirilecek.

(i) Bu Fon, ekonominin yapısal sorunlarını aşmakta katkı sağlamanın yanı sıra dış politikanın önemli bir enstrümanı olarak Türkiye’nin uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak

Kişisel olarak bu konudaki en önemli çekincelerime gelince. Öncelikle yazımın önceki bölümlerinde belirttiğim gibi ülkemiz ikiz açık durumunda bir ülkedir. Gelir fazlası olan tek kamu fonu İşsizlik Sigortasıdır. Böyle bir durumda bu sistemin kurulması soru işaretlerini arttrmaktadır. gelirleri sıralanmış olduğu halde giderlerinin hangi alanlara yöneleceği konusunun belirlenmemiş olması diğer bir çekince olarak karşımıza çıkmaktadır. ütçe gelirlerinden Fon’a pay verilmesi, bütçe gelirlerinin azalmasına ve dolayısıyla bütçe açıklarının artmasına yol açacak bir gelişmedir.

Bu arada fon yönetimindeki kıymetli hocam Prof.Dr. Kerem Alkin ve diğer değerli üstadların varlığı, bu çekincelerimi bir nebze azaltmaktadır. Aslına bakılırsa bu konuyla alakalı biz ekonomistlerin düşünceleri de netleşmemiştir. Yarın Kıymetli hocam Prof.Dr.Numan Kurtulmuş’un katılımıyla gerçekleşecek olan İktisadi Araştırmalar Vakfı panelinde konunun Numan hoca tarafından biz katılımcılara daha net aktarılacağı düşüncesindeyim. Panel izlenimlerimi de siz değerli takipçilerimle paylaşacağım.

Doç. Dr. Utku Altunöz

E-mail: utkual@hotmail.com

https://twitter.com/utkualtunoz